Namazı dosdoğru kılmalı…

“Bir mümin, namazını güzel kılar, rükû ve secdelerini tamam yaparsa, namaz sevinir ve nurlu olur. O namaz, kılan kimseye iyi dua eder.”

 

 

 

Namaz kılmayı tam ve doğru öğrenmeli ve şartlarına uygun kılmalıdır.

 

Büyük İslam âlimi İmâm-ı Rabbânî “rahmetullahi aleyh” (Mektûbât) kitâbının ikinci cild, altmışdokuzuncu mektûbunda buyuruyor ki:

 

Kalbin Allahü teâlâ ile olması, bedenin, âzânın da ahkâm-ı şer’iyyeyi yapmakla [İslamiyet’e uymakla] zînetlenmesi, ne büyük bir nimettir. Bu zamanda insanların çoğu namaz kılmakta gevşek davranıyor. Tumânînete ve ta’dîl-i erkâna ehemmiyet vermiyorlar. Bunun için, siz sevdiklerime, bu noktayı belirtmeye mecbur oldum. İyi dinleyiniz!

 

Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, (En büyük hırsız, kendi namazından çalan kimsedir) buyurdu. Yâ Resûlallah! Bir kimse, kendi namazından nasıl çalar? diye sordular. (Namazın rükûunu ve secdelerini tamam yapmamakla) buyurdu.

 

Yine buyurdu ki, (Sizlerden biriniz, namaz kılarken, rükûdan sonra tamam kalkıp, dik durmadıkça ve ayakta, her uzuv yerine yerleşip durmadıkça namazı tamam olmaz). Bir kere de şöyle buyurdu, (İki secde arasında dik oturmadıkça, namazınız tamam olmaz).

 

Taberânî’nin “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Evsat)ında bildirilmiştir ki, (Bir mümin, namazını güzel kılar, rükû ve secdelerini tamam yaparsa, namaz sevinir ve nurlu olur. Melekler, o namazı göğe çıkarır. O namaz, namazı kılmış olana, iyi dua eder ve sen beni kusurlu olmaktan koruduğun gibi, Allahü teâlâ da, seni muhafaza etsin, der. Namaz güzel kılınmazsa, siyah olur. Melekler o namazdan iğrenir. Göğe götürmezler. O namaz, kılmış olana, fenâ dua eder. Sen beni zâyi eylediğin, kötü hâle soktuğun gibi, Allahü teâlâ da, seni zâyi eylesin, der.)

 

O hâlde, namazları tamam kılmaya çalışmalı, ta’dîl-i erkânı yapmalı, rükûu, secdeleri(Kavme)yi [yani rükûdan kalkıp dikilmeyi] ve (Celse)yi [yani, iki secde arasında oturmayı] iyi yapmalıdır. Başkalarının da kusurlarını görünce [incitmeden, uygun bir şekilde] söylemelidir. Din kardeşlerinin namazlarını tamam kılmalarına yardım etmelidir. Tumânînet [yani uzuvların hareket etmemesi] ve ta’dîl-i erkânın [Bir kere sübhânallah diyecek kadar hareketsiz durmak] yapılmasına çığır açmalıdır. Müslümanların çoğu, bunları yapmak şerefinden mahrum kalıyor. Bu nimet, elden çıkmış bulunuyor. Bu ameli meydana çıkarmak çok mühimdir. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Unutulmuş bir sünnetimi meydana çıkarana, yüz şehit sevabı verilecektir).

Cemaat ile namaz kılarken safları düz yapmaya da dikkat etmelidir. Saftan ileride ve geride durmamalıdır. Herkes, bir hizâda durmaya çalışmalıdır. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, önce safları düzeltir, ondan sonra namaza dururdu. (Safları düzeltmek, namaz kılmanın bir parçasıdır) buyururdu.

Yâ Rabbî! Bizlere, nihâyetsiz rahmet hazinenden nasip eyle! Hepimizi doğru yoldan ayırma! [Amin]

 

 

 

Salim Köklü’nün önceki yazıları…




Kategori içindeki yazılar: Salim Köklü