Allahü teâlâya itaat, Resûlüne itaattir!..

“Resûlullah’ın bildirdiği emir ve yasaklar, Kur’ân-ı kerîmde bildirilen emir ve yasaklar gibidir.”

 

 

 

Necmeddîn Zeynebî hazretleri tefsîr, fıkıh ve hadîs âlimidir. 570 (m. 1174) senesinde Erdebîl’de doğdu. Fıkıh ilmini Bağdad’da Yahyâ bin Rebî ve diğer âlimlerden öğrendi. Şafiî mezhebi fıkıh, usûl ve hılâf ilimlerinde yüksek bir âlim olarak yetişti. Nizâmiyye Medresesinde ders vermek üzere tayini yapıldı. Ömrünün sonuna doğru Mekke’ye geldi. Vefâtına kadar orada kaldı. 646 (m. 1248) senesinde orada vefât etti. “El-Gunyân fî tefsîr-il-Kur’ân” adındaki eserinde şöyle nakleder:

 

Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde Âl-i İmrân sûresi 31. âyet-i kerîmesinde meâlen buyurdu ki: “Ey sevgili Peygamberim! (sallallahü aleyhi ve sellem) Onlara de ki; eğer Allahü teâlâyı seviyorsanız ve Allahü teâlânın da, sizi sevmesini istiyorsanız, bana tâbi olunuz. Allahü teâlâ bana tâbi olanları sever.” Yani emirlerine itaat ettiğiniz ve Allahü teâlâyı sevdiğiniz iddiasında sâdık iseniz bana tâbi olunuz. Çünkü, bana tâbi olmak, Allahü teâlânın sevgisinden ve O’na itaatten dolayıdır. Eğer bana tâbi olursanız, Allahü teâlâ sizi sever ve günahlarınızı af ve mağfiret eder. Sizden meydana gelen günahları affetmek sûretiyle sizden râzı olur ve kalblerinizdeki perdeleri kaldırır. Sizi kendisine yaklaştırır. Allahü teâlâ Gafûr’dur, Rahîm’dir. Yanî sevdiği, râzı olduğu kulunun günahlarını af ve mağfiret eder. Fadlı ve keremi ile ona merhamet eder.

 

Bu âyet-i kerîme nâzil olunca, hâinlerin, münâfıkların reîsi olan Abdullah bin Übey bin Selûl, arkadaşlarına; “Muhammed (aleyhisselâm) kendisine itaat edilmesinin Allahü teâlâya itaat edilmesi gibi olduğunu söylüyor. Hıristiyanların Îsâ bin Meryem’i (aleyhisselâm) sevdiği gibi bizim de kendisini sevmemizi istiyor” demişti. Bunun üzerine; “Onlara; ‘Allahü teâlâya ve Resûlüne itaat ediniz’ de! Eğer (Allaha ve Resûlüne itâattan) yüz çevirirseniz, muhakkak ki Allahü teâlâ kâfirleri sevmez” meâlindeki Âl-i İmrân sûresi 32. âyet-i kerîmesi nâzil oldu. Yani Allahü teâlâya itaat, O’nun Resûlüne itaat etmeye bağlıdır. Allahü teâlâya itaat, O’nun Resûlüne itaat etmekle olur.

 

İmâm-ı Şafiî hazretleri buyurdu ki: “Resûlullah tarafından bildirilen emir ve nehiyler (yasaklar), Allahü teâlânın Kur’ân-ı kerîmde bildirdiği emir ve nehiyler gibidir.” Yani Allahü teâlâya ve Resûlüne itaat edenler, onları (peygamberler, sıddîklar, şehîdler ve sâlihleri) görürler, onları ziyâret ederler, onlarla beraber bulunurlar. Bunun için Allahü teâlâya ve O’nun Resûlüne itaat edenler, dereceleri pek yükseklerde olan peygamberleri göremeyecekleri vehmine kapılmasınlar.”

 

 

 

Vehbi Tülek’in önceki yazıları…

Kategori içindeki yazılar: Vehbi Tülek