Dinde yenilikler ikiye ayrılır: İtikâdda ve ibâdet olan işlerde bidatlerdir.
Muhammed Berrüvî hazretleri Şâfîî mezhebi fıkıh âlimidir. 517 (m. 1123) senesinde İran’da Tûs şehrinde doğdu. İmâm-ı Gazâlî’nin talebelerinden Muhammed bin Yahyâ’dan Şafiî fıkhını öğrendi. Sonra Bağdad’a geldi. Behâiyye Medresesi’nde ders okutması için tayini yapıldı. Nizâmiyye Medresesi’nde de vaaz ve nasihat ederdi. 567 (m. 1171) senesinde Bağdad’da vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Dinde yenilikler ikiye ayrılır: İtikâdda ve ibâdet olan işlerde bidatlerdir. İtikâdda olan yenilikler, ya ictihâd ile yapılır, yani âyet-i kerîmelerden ve hadîs-i şerîflerden çıkanlır, yahut, akıl ile, düşünce ile beğenilerek yapılır, ictihâd yapabilmek için derin âlim, yani müctehid olmak lâzımdır. Müctehid, itikâd bilgilerinde ictihâd yaparken yanılırsa, affolmaz. Suçlu olur. Yanlış anladığı inanılacak şey, dinde açıkça bildirilmiş ve câhillerin bile işitip bildiği, yayılmış bilgilerden ise, bu müctehid ve buna inananlar îmândan çıkar. İmânsız olduğu anlaşılan bir kimse, bu küfründen tövbe etmedikçe, mümin ve Müslüman olduğunu söylese ve bütün ömrünü ibâdetle geçirse de, küfürden kurtulamaz. Açık bildirilmiş fakat herkesin işitmemiş olduğu bilgilerden veya açık bildirilmemiş bilgilerden ise, kâfir olmazlar. Bid’at sahibi, dalâlet ehli yani sapık olurlar. Bu yanlış inanışları adam öldürmek ve zinâ gibi büyük günahlardan da daha büyük günahdır. Yetmişiki türlü bidat fırkası bulunacağı ve sapık inanışları sebebi ile hepsinin Cehenneme gidecekleri, hadîs-i şerîflerde bildirilmiştir. Müctehid olmayan din adamlarının, kendilerini müctehid sanarak, âyet-i kerîmelere ve hadîs-i şerîflere manâlar vermeye kalkışmalarıyla veya kendi görüşleri ile söyledikleri itikâd bilgisi, açık bildirilmemiş veya herkesin işitmediği bilgilerden olsa bile, yanlış olursa, böyle yanlış inananlar kâfir olur. Meselâ, Resûlullahın mirâca çıktığına ve kabir suâline, ictihâd yolu ile inanmayan bir müctehid, bidat sahibi, yani sapık olur. Kendi aklı, görüşü ile inanmayan, müctehid olmayan bir din adamı ise, din bilgilerine kıymet vermemiş olacağından îmândan çıkmış olur. İtikâddaki ictihâdlarında yanılmamış olan İslâm âlimlerine ve bunlar gibi doğru inanan Müslümanlara Ehl-i sünnet veya sünnî denir. Yetmişiki bid’at ehlinin ibâdetleri sahîh olsa da, kabûl olmaz, ibâdetlerinde, ictihâd ile yapacakları bidatleri de ayrıca suç olur.