Davâlılara nasîhat eden Mısır Kadısı…

Kıdı Bekkâr bin Kuteybe hazretleri, karşısına gelen davâlılara nasîhat ederdi…

 

 

 

Bekkâr bin Kuteybe hazretleri hadîs ve Hanefî fıkıh âlimidir. 182 (m. 798) yılında Basra’da doğdu. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin talebelerinden İmâm-ı Ebû Yûsuf ve İmâm-ı Züfer’in derslerine devam ederek icazet aldı. Büyük hadîs âlimi Ebû Dâvûd Tayâlîsî ve Zeyd bin Hârûn’dan hadîs-i şerîf öğrenip, rivâyette bulundu. Sonra Mısır’a kadı tayin edildi. 270 (m. 884) yılında Mısır’da vefât etti. 

 

Her gün kendisini hesaba çeker, kendi kendine “Yâ Bekkâr! Sana insanlar geldi. Onların hakkında hüküm verdin. Yarın sen, yaptıkların sorulduğunda ne cevap vereceksin?” derdi.

 

Karşısına gelen davâlılara nasîhat eder, onlara; “Fakat, Allahın ahdini (kitaplarındaki Peygamberlere îmân sözünü) ve kendi yemînlerini birkaç paraya satan kimseler (var ya!) İşte onların âhırette hiçbir nasîbi yoktur. Allah onlara kelâmiyle hitâb etmeyecek ve kıyâmet günü onlara merhamet nazarıyla bakmayacak ve kendilerini temize çıkarmayacaktır. Onlar için çok acıklı bir azâb vardır” meâlindeki Âl-i İmrân sûresinin yetmiş yedinci âyet-i kerîmesini okur, arkasından ağlardı. Bu mübarek zat, bir dersinde şunları anlattı:

 

“Şühpesiz ki dinde, kıyâmete kadar benim ve Hulefâ-i râşidînin üzerinde bulunduğumuz itikâd ve diğer husûslara muhalif olarak ortaya çıkarılan her şey bid’attir.” (Yani din kemâle erdikten sonra sanki kemâle ermemiş, tamamlanmamış ve eksikmiş gibi güya bu eksikliği gidermek için, dinde yapılan yenilikler veya Resûlullahdan (sallallahü aleyhi ve sellem) sonra nefsin arzu ve isteklerine göre ortaya çıkarılan şeylerdir.)

 

İrbâd bin Sâriye (radıyallahü anh) şöyle rivâyet etti: Bir gün Resûlullah Efendimiz bize namaz kıldırdı. Namaz bittikten sonra bize döndü. Beliğ bir nasîhatte bulundu. Bu nasihatten kalbimiz ürperdi. Bu sırada orada hazır bulunan sahabeden birisi arzetti ki: ‘Yâ Resûlallah! Yaptığınız bu nasihat; kavminin arasından artık ayrılan, onlarla vedalaşan ve kendisinden sonra doğru yoldan ayrılmamaları için onlara lâzım olan nasihatleri yapan bir kimsenin nasihati gibidir. O hâlde bize ne tavsiye edersiniz?’ diye suâl etti. Bunun üzerine Resûlullah Efendimiz şöyle buyurdu:

 

“(Ey müminler!) Size Allahü teâlâdan korkmanızı tavsiye ederim. Yani, iş, söz ve sükûtlarınız husûsunda Allahü teâlâdan korkunuz.”

 

 

 

Vehbi Tülek’in önceki yazıları…

Kategori içindeki yazılar: Vehbi Tülek