“Cennette ebedî, sonsuz olarak yaşarsınız…”

“Ebedî olarak yaşamak istiyorsanız, Allahü teâlânın emirlerini yapınız, yasaklarından kaçınınız!..”

 

 

 

Sincârî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Kuzey Irak’ta Bazâr kasabasında yaşadı. Onüç yaşında Bağdad’a gitti. Orada büyük âlimlerden fıkıh, tefsîr, kelâm, hadîs ve tasavvuf ilimlerini öğrendi. Altıncı asrın sonlarında, Bazâr’da vefât etti. Kalblere şifâ olan pek güzel sözleri vardır. Buyurdu ki: 

 

“Allahü teâlâ, sevdiği kulunun kalbine, kendini arzu etme isteğini yerleştirir.”

 

“Talebe iki kısımdır. Mürîd olanlar severler, kalblerine kendilerine âit olan bir isteği, arzuyu getirmezler. Gayretleriyle tasavvuf derecelerine yükselmeye başlarlar. Murâd olanları ise sevilirler, davetlidirler, çekilirler ve yükseltilirler. Onun için murâdlar çok kıymetlidirler. Murâd olunanların başı ve sevilenlerin önderi Muhammed aleyhisselâmdır. Başkaları ona tufeyl olarak, yanı sıra kabûl olunmaktadırlar. Onlara aradığını buldururlar ve gideceği yolu tamamlarlar. Artık onların nazarında kâinatın hiçbir kıymeti yoktur. Hep Allahü teâlâyı düşünürler. Bu yolda fenâ makamına kavuşurlar.”

 

“Zühd, üç kısımdır. Farz olan, fazilet olan ve Hakka yakınlığa sebep olan zühddür. Haramlardan kaçmakla yapılan, farz olan zühddür. Şüpheli olanlardan kaçmak da fazilet olan zühddür. Mübahların fazlasından sakınmak da, Hakka yakınlığı sağlayan zühddür.”

 

“İhlâs, bütün işleri, insanların rızâsı için değil, Allahü teâlânın rızâsı için yapmaktır.”

 

“Ebedî olarak yaşamak istiyorsanız, Allahü teâlânın emirlerini yapınız, yasaklarından kaçınınız ve cenâb-ı Hakkı devamlı hatırlayınız. Ondan gelenlere râzı olunuz. O zaman, âhıretinizi kazanır, Cennette ebedî, sonsuz olarak yaşarsınız.”

 

“Kim Allahü teâlânın ibâdeti ile bir saat meşgûl olursa, Allahü teâlâ ona rahmeti ile nazar eder.”

 

“Allahü teâlâyı sevmenin alâmeti zikri sevmektir.”

 

“Her denizin kenarı (sonu) vardır. Her günün gecesi vardır. Peşinden gece gelmeyecek gün, kıyâmet günüdür. Nihâyeti olmayan deniz, Allahü teâlânın rahmet deryâsıdır.”

 

“Semâ tavanının seyyareleri olduğu gibi, her bir gaflet ve hatânın da bir keffâreti vardır. Müminlerin günahlarının keffâreti tövbedir.”

 

“Sana iyilik eden kimsenin esîri olursun. Ona karşı boynun bükük olur. Kendisine iyilik ettiğin kimseye karşı ise, tam tersi olur. Onun için, dâima herkese iyilik etmeli; faydalı olmaya çalışmalıdır. Nitekim bir hadîs-i şerîfte (Veren el, alan elden üstündür) buyurulmuştur.”

 

 

 

 

 

Vehbi Tülek’in önceki yazıları…

Kategori içindeki yazılar: Vehbi Tülek