“Umreye niçin gidiyorsun?”

Bağdat’ta yaşayan Bişr-i Hafî hazretlerinin huzûruna, bir gün “zengin” bir kimse gelip;
“Umreye gidiyorum” diye arz etti.
Büyük velî sordu:
“Yol harçlığın ne kadar?”
“İki bin dirhem efendim.”
“Umreye niçin gidiyorsun?”
“Allah rızâsı için.”
Buyurdu ki:
“Umreye gitmeden de Allah’ın rızâsını kazanmak mümkün. Sana, ondan daha çok sevap olan bir iş desem yapar mısın?”
“Yaparım efendim.”
“Pekâlâ, bugün bir lokma ekmeğe muhtaç olan nice yetîm ve öksüz var. Paranı bunlara verirsen bu yolla da rızâ-i ilâhîyi kazanırsın”
buyurdu.
Ve ilâve etti:
“Bir Müslümanın sıkıntısını gidermek, yüz umreden kıymetlidir.”
Adam bu cevâbı aldı.
Ama memnun olmadı.
Yine bildiğini yaptı…
● ● ●
Bu zât şöyle anlatıyor:
Büyüklerden biri, bir kimseyi namaz kılarken rükû ve secdelerini tamam yapmadığını gördü.
Buna çok üzüldü.
Ve sordu hemen:
“Sen ne kadar zamandır böyle namaz kılıyorsun?”
O kimse dedi:
“Kırk senedir.”
“Sen kırk senedir namaz kılmamışsın. Ölürsen, Muhammed Resûlullah’ın dîni üzere ölmezsin” buyurdu.




Kategori içindeki yazılar: Abdüllatif Uyan