Mâlikî mezhebinin kurucusu olan Mâlik bin Enes (rahmetullahi aleyh), bir gün mescide geldi.
Ve sohbete başladı.
Tevâzudan bahsedip;
“Allah için tevâzû edeni, Allahü teâlâ yükseltir” hadîs-i şerîfini rivâyet etti.
Cemaatte halîfe Hârun Reşid de vardı.
Hazret-i İmâma bir katır, bir deve, bir merkep ve beş yüz altın gönderdi.
İmâm, altınları aldı.
Hayvanları geri verdi.
Sebebini sorduklarında;
“Resûlullahın toprak altında bulunduğu bir yerde hayvana binmem” buyurdu.
● ● ●
İmâm-ı Mâlik hazretleri;
“Resûlullahı rüyâda görmediğim hiçbir gece geçmedi” buyurmuştur.
Fetvâ vermede acele etmezdi.
Bâzan da “Bilmiyorum” derdi.
Sebebini sorduklarında;
“Bilmiyorum demek, âlimlerin zînetidir” buyururdu.
Halîfe, Hârun Reşid idi.
Bir gün bu İmâma gelip;
“Senin kitaplarını çoğaltıp her yere göndereceğim. Herkesin bunlara uymasını ve senin mezhebinde olmalarını emredeceğim” dedi.
Ama O, uygun görmeyip;
“Öyle yapma” dedi.
Çünkü hadîs-i şerifte; “Ümmetimin âlimlerinin ihtilâfı rahmettir” buyuruldu dedi.
Ve ilâve edip;
“Âlimlerin ihtilâfı, Allahü teâlânın bu ümmete rahmetidir. Hepsi hidâyet üzeredir. Müslümanları bu rahmetten mahrum bırakma” buyurdu.