Musul’da yaşayıp orada vefât eden Adiyy bin Müsâfir hazretleri, sevdiği bir kimseyle uzun bir sefere çıkmıştı bir gün.
Bir çeşmenin başında mola verdiler. Orada oturan hem “kör”, hem “kötürüm” bir genç, dikkatlerini çekti.
Adiyy bin Müsâfir hazretlerinin yanındaki kimse acıdı bu gence.
“Bu velî zât şu gence bir duâ etse, bi-iznillah sıhhate kavuşur” diye geçirdi içinden…
Adiyy hazretleri anladı bunu.
Ve o kimseye;
“Ederim, ama bir şartla” buyurdu.
O kimse mahcup olmuştu!
Sordu hemen:
“Şartınız nedir efendim?”
Büyük velî;
“Kimseye söylemeyeceksin” buyurdu.
“Başüstüne, söylemem” dedi.
Büyük velî kalktı.
İki rekât namaz kıldı.
Ve ellerini kaldırıp duâ etti.
Sonra kalkıp mübârek eliyle gencin vücûdunu sıvazladı ve “Haydi, Allahın izniyle kalk!” buyurdu.
Genç, fırladı ayağa.
Sapasağlamdı artık.
Gözleri açılmış, ayaklarına can gelmişti. Bir anda kurtulmuştu bu dertlerinden…
● ● ●
Bâzı gençler bu zâta gelerek; “Allahü teâlâya şükretmek nasıl olur efendim?” diye sordular.
Büyük velî cevâben;
“İslâm’ın beş şartını yerine getiren kimse, Allahü teâlânın nîmetlerine şükretmiş olur” buyurdu.
Abdüllatif Uyan