ŞÜCA’UDDÎN İLYÂS ER-RÛMÎ (Dimetokavî)

Osmanlılar devrinde yetişen âlimlerin büyüklerinden. İsmi İlyâs, lakabı Şücâ’uddîn’dir. Edirne yakınında, Dimetoka’da doğdu. Doğduğu yere nisbetle Dimetokavî diye meşhûr oldu. Doğum târihi bilinmemektedir. 920 (m. 1514), başka bir rivâyette 929 (m. 1523) senesinde İstanbul’da vefât etti. Kabri, Yenikapı’da yaptırdığı mescidin yanındadır.

Zamanındaki âlimlerden ilim öğrendikten sonra, Eşref-zâde Muhammed Efendi’den okudu. Arkadaşları arasında, derslerindeki dikkati, azmi ve gayreti ile tanındı. Eşref-zâde Muhammed’in sevgisini kazandı. Ba’zı dersleri de Tûsî Efendi’den okudu. Sonra Sinân Paşa’nın hizmetine girdi. Sinân Paşa’nın himmet ve yardımı ile biraz daha ilim öğrendi. Kendisi yetişip, başkalarını da yetiştirecek hâle gelince; Dimetoka’da Oruç Paşa, Filibe’de Şihâbüddîn Paşa, Edirne’de Çelebi, yine Edirne’de Üçşerefeli ve İstanbul’da Sahn-ı semân medreselerine müderris olarak ta’yin edildi. Edirne’de ilim ve feyz saçarken, Bursa’ya gidip orada İslâmiyeti anlatmaya başladı. Daha sonra tekrar Edirne’de Üçşerefeli medreselerinden birisine müderris ta’yin edildi. Burada vazîfe yaparken terfi ettirilerek, Sultan Yıldırım Bâyezîd Hân Medresesi’ne ta’yin edildi.

Bu medresede vazîfe yaparken hastalandı. Hastalığı artıp vazîfe yapamaz hâle gelince emekli oldu. Vefât ettiği zaman doksan yaşını geçmiş idi.

Şücâ’uddîn İlyâs Efendi ( radıyallahü anh ); âlim, sâlih, kâmil, âbid, zâhid bir kimse idi. Ömrünü ilim öğrenmek ve öğretmekle geçirdi. Vaktinin hiçbir ânını boş geçirmezdi. Çok ibâdet ve zikr ederdi. Kazancını, fakirlere ve talebelerine dağıtır, kendisi az birşey ile kanâat ederdi. Âlimleri ve tasavvuf büyüklerini çok severdi.

Seyyid Şerîf Cürcânî’nin Şerh-i Tecrid, Şerh-i Metali’ ve Şerh-i Şemsiyye isimli eserlerine birer haşiye yazdı. Şerh-i Akâid’e, Hayâlî’nin yaptığı haşiye üzerine, ayrıca bir haşiye yazmıştır.

Hocazâde’yi çok medh ederdi. Hocazâde’den okuyamadığı için; “Hocazâde’de okumağı çok arzu ediyordum. Fakat annem, Anadolu vilâyetlerine gitmeme râzı olmadı” diyerek üzüntüsünü bildirirdi.

Şakâyik müellifi anlatır: “Anne tarafından dedem ve babam ile birlikte Şücâ’uddîn İlyâs’ın ziyâretine gitmiştik. Yanına vardığımızda, pederim ile gizli birşeyler konuştular. Onu kendi yerine oturttuktan sonra; “Benim vefâtım yaklaştı. Bu sohbetimiz belki son sohbetimiz olur. Allahü teâlâ bilir ama, bundan sonra bir daha sohbet etmemiz belki de nasîb olmaz” dedi. Hakîkaten dediği gibi oldu. Bir daha görüşmek nasîb olmadı.”

Şücâ’uddîn İlyâs’ın iki oğlu oldu. Birisi Ebû Hâmid, diğeri Lütfullah’dır. İki oğlu da, fazilet ve ilimde arkadaşları arasında seçkin ve tanınmış idiler. Fakat her ikisi de genç yaşta vefât ettiler. Büyük oğlu Ebû Hâmid vefât ettiğinde, Filibe’de, Şihâbüddîn Medresesi’nde, ikinci oğlu Lütfullah ise, vefât ettiğinde Efdal-zâde Medresesi’nde müderris idiler.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Sicilli Osmanî cild-3, sh. 137

2) Osmanlı Müellifleri cild-1, sh. 333

3) Şakâyık-ı Nu’mâniyye tercümesi (Mecdî Efendi) sh. 330


ŞÜCA’UDDÎN İLYÂS ER-RÛMÎ (Dimetokavî)

Kategori içindeki yazılar: HİCRÎ 10.ASIR ÂLİMLERİ