Sıkıntıyı dert etme evlat!

Câfer-i Huldî hazretleri, Bağdat’ta yetişen velîlerden olup, kabr-i şerîfi de Bağdat’tadır.
Talebesinden birini gördü.
Ancak neşesizdi.
Ona sordu ki:
“Hayrola, neyin var?”
“Dünyâ sıkıntısı hocam.
Genci sevmişti.
“Evlâdım! Dert etme onları. Allahü teâlâ bize öyle bir nîmet verdi ki, dünyânın bütün sıkıntıları bize gelse, bu nîmet yanında yine de hiç kalır” buyurdu.
Ve ilâve etti:
“Hani insanın alnına bir ‘sinek’ konar ya, elini kaldırsan uçup gider. İşte bütün dünyânın sıkıntıları, kavuştuğumuz ‘îman’ nîmeti yanında, sinek gibi kalır.”
● ● ●
Bu zât, takvâ sâhibi olup haram ve şüpheliden çok sakınır, her hâli sünnet-i seniyyeye uygun olurdu.
Kerâmet sâhibiydi…
Ama kendini gizlerdi.
Kendine âit bir hâli anlatırken onu başka bir velîye nisbet ederdi.
● ● ●
Meselâ bir gün şöyle anlattı:
Velîlerden biri, Beytullaha, umre yapmak için gelmişti.
Oradayken çok acıktı.
Ama hiç parası yoktu…
İçinden, samîmiyetle “Yâ İlâhî!.. Acıktım, ama param yoktur. Sonsuz ihsânınla beni doyur” diye yalvardı.
Duâsı kabul oldu.
Gâipten bir “sofra” geldi önüne.
Onları yiyip doyurdu karnını.
Onun, “velîlerden biri” dediği kişi, bizzat kendisiydi…




Kategori içindeki yazılar: Abdüllatif Uyan