Anadolu’da yaşayan ve Allah dostlarından olan Mehmet Dede’yi çekemeyen bâzı kimseler vardı ki, bunlar bir gün toplanıp geldiler bu zâtın dergâhına.
Maksatları, imtihan etmekti bu velî zâtı.
Şöyle ki;
Kendilerince zor olan bâzı dînî suâlleri ona soracak, bilemeyince de gûya mahcup edeceklerdi kendisini.
Ancak kimin huzûruna girdiklerinin farkında değildi zavallılar. Mehmet Dede, ilk bakışta anladı bunların kötü maksatlarını.
Gözlerini yumdu…
Ve kalbinden;
“Yâ Rabbî! Bunlar beni mahcup etmeye gelmişler. Sen onları mahcup eyle ve hidâyet ver kendilerine” diye duâ etti.
Onlar girip oturdu.
Ancak hepsi, şaşkınca ve bön bön birbirlerine bakıştılar bir süre. Çünkü unutmuşlardı ne soracaklarını.
Silinmişti hâfızalarından o suâller.
Allahü teâlâ unutturmuştu onlara.
Tek kelime bile hâtırlıyamadılar.
Ve yetişti hidâyet.
Anladılar hatâlarını.
Mahcup ve pişmân olmuşlardı yaptıklarına! Büyük velî bu hâli görünce “Yâ Rabbî! Bunları eski hâllerine çevir” diye duâ etti içinden…
O anda hatırladılar soracakları sualleri.
Ama çok mahcup olmuşlardı! Elini öpüp özür dilediler kendisinden.