Rabbimiz bir kulunu severse…

Kûfe’de doğup Basra’da vefât eden Süfyân-ı Sevrî hazretlerinin, ölüm hastalığında çok karnı ağrıyordu.

Bu sebeple, sık sık abdesti bozuluyordu.

Ama her defâsında tekrar abdest alır, en ufak bir gevşeklik göstermezdi bu hususta.

Abdestli ölmek istiyordu.

Hep buna duâ ediyordu.

Bunun için bir dakika bile abdestsiz bulunmazdı. Bu yüzden, “altmış defâ” abdest aldı bir gece.

Ve vefâtı yaklaştı.

Yakınlarını çağırıp;

“Vakit tamam, beni yere indirin!” dedi.

Derhâl yere indirdiler.

Ve bu durumu, dostlarına söylemek için dışarı çıktıklarında, yüzlerce sevdiğinin kapıda toplanmış olduğunu gördüler. İnsanlar içeri giriyorlardı ki, Hazret-i Süfyân “Allah!” dedi ve rûhunu teslim etti.

O an bir “Ses” duyuldu.

Ses gâipten geliyor ve;

“Takvâ sâhibi Süfyân, Rabbine vâsıl oldu!” diyordu.

● ● ●

Bu zât bir sohbetinde “Rabbimiz bir kuluna acır ve onu severse, ona iki şey verir. Birincisi; sevdiği bir kulunu, meselâ bir evliyâ zâtı tanıtır ve onun vâsıtasıyla onu kendine çeker” buyurdu.

Sordular ki:

“İkincisi ne efendim?”

Cevâbında;

“İkincisi de ona, hayırlı bir iş, bir meslek nasîb eder. Allahın; bir kulunu sevdiğinin alâmeti; onun, hayırlı işlerle meşgul olmasıdır” buyurdu.





Abdüllatif Uyan

Kategori içindeki yazılar: Abdüllatif Uyan