Hindistan Evliyâsından Muhammed Mazhar hazretleri 1883 (H.1301) senesinde Medîne-i münevverede vefât etti. Babası Ahmed Saîd-i Fârûkî’nin kabri yanında medfûndur.
Bir gün birkaç sevdiğine;
“Kardeşlerim! Her ne yaparsanız mutlaka Allah için yapın, yoksa mahşerde faydasını göremezsiniz” buyurdu.
Ve şunu anlattı:
Mahşerde bir âlim getirilir.
Ki, çok kitaplar yazmıştır.
Melekler, onu cennete götürürken Hak teâlâ sorar:
“Onu nereye götürüyorsunuz?”’
“Cennete yâ Rabbî!”
“Neden?”
“Bu kulun, çok dînî kitaplar yazdı. İnsanlara İslâmiyeti anlattı, onun için” derler.
Rabbimiz buyurur ki:
“Hayır, o kitapları, ‘ne çok ilmi var’ desinler diye yazdı. Öyle de dediler. Onu cehenneme götürün!”
Onu cehenneme götürürler.
Sonra da şunu anlattı:
O gün bir “şehit” getirilir.
Ki, kan revan içindedir.
Melekler, onu da cennete götürürken Hak teâlâ sorar:
“Onu nereye götürüyorsunuz?”
“Cennete yâ Rabbî!”
“Niçin?”
“Bu kulun bir harpte kâfirlerle çok şiddetle çarpıştı ve yaralanıp şehit oldu” derler.
Rabbimiz buyurur ki:
“Hayır, o, ‘ne kahraman kişi’ desinler diye harbetti. Öyle de dediler. Onu cehenneme götürün!”
Onu da cehenneme götürürler!..