Behlül Dânâ hazretleri rastladığı kimselere nasîhat ediyor, yanlış iş yapanları îkaz ediyordu. Ancak bâzı kimseler vardı ki, bu hâlden çok rahatsız oluyorlardı.
Bunlar halîfeye gidip;
“Behlül’e söyleyin, bizim işimize karışmasın. Her koyun, kendi bacağından asılır” dediler.
Halîfe de onu çağırıp;
“Ey Behlül! İnsanlar senden şikâyetçiler” dedi.
O da sordu ki:
“Ne diyorlar?”
“O, bizim işimize karışmasın. Zîra her koyun, kendi bacağından asılır diyorlar.”
Behlül Dânâ;
“Pekâlâ” dedi.
Ve çıktı saraydan. Birkaç koyun alıp kesti ve bacaklarından astı herbirini bir sokağın başında.
İnsanlar bunu görüp;
“Ne olacak, deli işte!” dediler. Fakat birkaç gün sonra etler kokmaya başlayınca iş değişti.
Halîfeye koştular.
“Ey halîfe! Behlül’e söyleyiniz. Astığı koyunların kokusundan bîzar olduk” dediler.
Hârun Reşid de;
“Çağırın gelsin” dedi
Gelince ona dedi ki:
“Ey Behlül! Halk senden şikâyetçi.”
“Neymiş şikâyetleri?”
“Astığın o koyunlar.”
“Ne olmuş koyunlara?”
“Çok pis kokuyorlarmış.”
Behlül taşı gediğine koydu:
“Evet, ben de onu anlatmak istedim onlara. Demek ki, bir kötünün zararını, bütün bir mahalle halkı çekermiş. Herhâlde anlamışlardır.”