Nasıl muvaffak oldunuz?

Vaktiyle bir Müslüman, birinden “tarla” satın almıştı. Tarlayı sürerken bir küp “altın” çıktı toprağın altından.
Küpü kucakladı.
Gitti mal sâhibine;
“Al arkadaş, bu altınlar senin. Tarlayı sürerken buldum” dedi.
Adam kabul etmedi.
“Hayır, alamam.”
“Nedenmiş o?”
“Ben bu tarlayı sana sattım, dolayısıyla bunlar da senindir.”
“Ama ben, tarlayı satın aldım, altındakiler sana âittir.”
“Hayır, sana âittir.”
Velhâsıl anlaşamadılar.
Ve kadıya gittiler.
Kadı efendi, ikisinin de “temiz” insanlar olduğunu gördü.
Ve sordu birine:
“Senin evlenecek oğlun var mı?”
“Var kadı efendi.”
Öbürüne sordu:
“Senin evlilik çağında kızın var mı?”
“Var efendim.”
Kızın ve oğlanın da rızâsını alıp, o iki gencin nikâhlarını kıydı.
Ve sonra onlara;
“Bu altınlar da (mehir) olsun” dedi ve bu hayırlı izdivaçtan, Bâyezid-i Bistâmî hazretleri dünyâya geldi.
● ● ●
Bu zâta, bâzı gençler gelip; “Nasıl muvaffak oldunuz efendim?” diye sordular.
Büyük velî;
“Helekel-müsevvifûn hadîs-i şerîfini kendime rehber edindim. Bu hadîsin mânâsı; (Tövbeyi ve iyi işleri sonraya bırakarak fırsatı kaçıranlar helâk oldu, ziyân etti) demektir” buyurdu.




Kategori içindeki yazılar: Abdüllatif Uyan