Mısır’da vefât eden Seyyid Ahmed Rıfâî hazretleri, çok merhametliydi.
Hattâ hayvanlara bile.
Nitekim bir “köpek” cüzzam hastalığına yakalandı bir vakit.
O hâliyle çok çirkindi.
Ve iğrenç görünüyordu.
Kapılardan kovuluyordu.
Hayvancağız en son bu büyük zâtın kapısına gelip yattı.
Vücûdu, yara bere içindeydi.
Seyyid hazretleri, onu gördü.
Hâline acıdı.
Ona, şehir dışında bir “gölgelik” yaptı.
Ve tedâvîsi için çalıştı.
Tam kırk gün uğraştı.
Sonunda sıhhate kavuştu hayvan.
İnsanlar bunu görüp;
“Efendim, acabâ hikmeti neydi ki, bir hayvan için bu kadar ilgi gösterdiniz?” dediler.
Cevâben;
“Müslüman merhametli olur. Zîra dînimiz iki temele dayanır. Bunlardan biri, Rabbimizin her emrine tâzim ve hürmet etmek, ikincisi de; Onun mahlûklarına karşı merhametli olmaktır” buyurdu.
● ● ●
Seyyid Ahmed Rıfâî hazretleri, paltosuyla otururken, kedi gelip uyudu paltonun eteğinde.
Az zaman geçti.
Namaz vakti geldi.
Kalkacak olsa uyanırdı kedicik. Onu uyandırmaya gönlü râzı olmadı. Kendisi uyansın diye bekledi.
Uyanmayınca paltosunun o kısmını kesip gitti câmiye.
Geldiğinde kedi uyanmıştı.
Kestiği parçayı yerine dikti yine…
Abdüllatif Uyan