Mübarek üç aylar

Mübarek üç ayların ilki Receb ayıdır ki, Âdem aleyhisselamdan beri kıymetli idi. 

 
Sual: Halk arasında “üç aylar” olarak bilinen aylar hangileridir ve bunların özelliği, kıymeti nedir?
Cevap: Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı, merhamet ettiği için, bazı günlere, gecelere ve aylara kıymet vermiş, bu zamanlarda yapılan dua ve tövbeleri kabul edeceğini bildirmiştir. Kullarının çok ibadet yapmaları, yalvarmaları, dua ve tövbe etmeleri için bu zaman dilimlerini sebep kılmıştır. Halk arasında üç aylar olarak bilinen Receb, Şaban ve Ramazan aylarını da, kullarının yalvarmaları, dua ve tövbe etmeleri için sebep kılmıştır. Bu mübarek üç ayların ilki Receb ayıdır ki, Âdem aleyhisselamdan beri kıymetli idi. Her ümmet, bu aya saygı gösterirdi. Receb, muhterem, kıymetli demektir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Receb, Allahü teâlânın ayıdır. Receb ayına ikram edene, saygı gösterene, Allahü teâlâ, dünyada ve ahırette ikram eder.)
(Receb-i şerifin bir gün evvelinden, bir gün ortasından ve bir gün de sonundan oruç tutana, Receb-i şerifin hepsini tutmuşcasına, Hak teâlâ ihsanda bulunur.)
Üç aylardan ikincisi Şa’ban ayıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Şa’ban-ı şerif, benim kendime mahsus bir aydır. Hak teâlâ Arş-ı a’lânın meleklerine azamet-i şâniyle buyurur ki, ey benim meleklerim, gördünüz mü, benim kullarım sevgilimin ayına nasıl hürmet ediyorlar. İzzim, celâlim hakkı için ben de kullarımı af ve mağfiretime nail eyledim.)
(Her kim Şa’ban-ı şerifte üç gün oruç tutarsa, Hak teâlâ, Cennet-i a’lâda ona bir yer hazırlar.)
Üç ayların üçüncüsü ise ramazan ayıdır. Hadis-i şerifte;
(Ramazan ayı gelince, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır) buyuruldu.
Sual: Namazlardan sonra, duadan önce çekilen tesbihlerin adedi, kitaplarda bildirilmiştir. O tesbihleri mutlaka bildirilen miktarda mı çekmek gerekir?
Cevap: Namazdan sonraki tesbihleri okurken otuzüç adedine dikkat etmek lazımdır. İslamiyetin emirlerinde hikmetler, faydalar vardır. Bu adetler, ilacın miktarı gibidir. Fazla veya noksan olursa, istenilen fayda hasıl olmaz.
Sual: Bilmeyen veya yanlış yapan birine, dinin doğru olan emrini bildirmek gerekir mi?
Cevap: Kabul edeceği zan olunan kimseye emr-i ma’ruf yapmak, nasihat etmek, dinin emrini bildirmek vaciptir. Çünkü kul hakkıdır.


Kategori içindeki yazılar: Osman Ünlü