Kabr-i şerîfi Delhi’de bulunan Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretleri; İmâm-ı Rabbânî hazretlerini çok severdi.
Bir gün bir dostu, Serhend’e gidiyordu. Sordu ona:
“Serhend’e niçin gidiyorsun?”
“İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin mübârek kabr-i şerîfini ziyâret edeceğim” dedi.
Ona ricâ etti ki:
“Oraya varınca ‘Mazhar’ın size selâmları var’ der misin?”
O kimse;
“Başüstüne, söylerim” dedi.
Ve çıkıp Serhend’e vardı.
Kabr-i şerîfe geldi.
Edeple ziyâret etti.
Ve “Efendim, sizi seven bir kimse size selâm gönderdi” diye arz etti.
O anda bir “ses” duydu…
Kabirden geliyordu…
İmâm-ı Rabbânî hazretleri, kendi mübârek sesiyle cevap verip “O, hangi âşığımızdır bize selâm gönderen?” diye soruyordu.
Hemen arz etti ki:
“Mazhar-ı Cân-ı Cânân’dır efendim.”
Yine aynı “sesi” duydu.
Kabirden geliyordu ve;
“Aleyküm selâm!” diyordu.
● ● ●
Bir gün de bu zâta;
“Cennete gitmenin yolu nedir efendim?” diye sordular.
Cevap verdi ki:
“Resûlullah’a uymaktır.”
“Îmânın esâsı nedir?”
“Resûlullah’ı sevmektir. Şaşıyorum şu insanlara ki, olur olmaz kişilere muhabbet besliyorlar da Peygamber Efendimizi sevmeyi o kadar benimsemiyorlar” buyurdu.