Osmanlı Devleti zamanında yetişen âlimlerden. İsmi, Mevlânâ Muhammed bin Kutbüddîn Muhammed bin Muhammed bin Kâdı-zâde-i Rûmî olup, lakabı Kutbüddîn Kâdı-zâde’dir. Doğum târihi ve yeri bilinmemektedir. 957 (m. 1550) senesinde İstanbul’da vefât etti.
Kutbüddîn Mehmed Efendi, meşhûr Kâdı-zâde’nin torunudur. Babasının vâlidesi, Ali Kuşcu’nun kızıdır. Kendinin vâlidesi, Hocazâde’nin kızıdır. Ana tarafından dedesi olan büyük âlim Ali Kuşçu tarafından yetiştirildi, önce Şeyh Muzafferuddîn Acem’den, Mevlânâ Kocalı Seyyidî Çelebi ve Seyyid Ali-zâde Mevlânâ Ya’kûb, Mevlânâ Müeyyed-zâde’den okudu. Hocalarının feyz ve bereketleriyle, ilimde üstün bir dereceye yükseldi. Sırasıyla; Bursa’da Veliyyüddîn oğlu Ahmed Paşa Medresesi, İstanbul’da Hacı Hasen-zâde Medresesi, sonra Yine Bursa’da Sultan Yıldırım Bâyezîd Hân Medresesi, İstanbul’da Atîk Ali Paşa Medresesi, İznik Medresesi, Edirne’de Dâr-ül-Hadîs Medresesi ve Bursa’da Murâdiyye Medresesi’nde müderrislik yaptı. Çok talebe yetiştirdi. İlim ve edeb öğretti. Daha sonra çeşitli yerlerde kadılık vazîfesinde bulundu. Önce Haleb’de, ikinci olarak Edirne Meymene’de, üçüncü olarak saltanat merkezi olan İstanbul’da kadılık yaptı. Daha sonra Anadolu kadıaskeri oldu. Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirip, kulların ıslâhına çalıştı. Sonra da Sahn-ı semân medreselerinin birine müderris ta’yin edildi. Bir ara ders vermeye ara verip, hacca gitti. Hac vazîfesini eda edip İstanbul’a döndü. Önceki vazîfesi üzerinden tekâüd (emekli) oldu.
Kutbüddîn Kâdı-zâde; ilmiyle âmil, vera’ sahibi, dînin emirlerine sımsıkı bağlı, edîb, güzel huylu bir zât idi. Rûhen ve bedenen tertemizdi. Nefsin kötülüklerinden çok sakınır, buna karşı dâima uyanık bulunurdu. Herkes için hayır düşünürdü. Haya, edeb, vekar ve fazilet sahibi idi. Allahü teâlânın sevgili kulları olan velîlere, sâlihlere ve tasavvuf talebesine ve yollarına son derece saygı ve muhabbet gösterirdi. Ma’nevî hâller sahibi olup, kimsenin ondaki bu üstünlükten haberi yoktu. Kalbi, Allahü teâlânın sevgisi ile dopdolu idi. Astronomi ilmine dâir bir eser yazdı. Nahiv ilmine dâir olan Kâfiye isimli kitaba şerh yazdı, İstanbul’da bir mescid ve bir mektep yaptırdı.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye tercümesi (Mecdî Efendi) sh. 448
2) Mu’cem-ül-müellifîn cild-11, sh. 198
3) Keşf-üz-zünûn cild-1, sh. 867, 899 cild-2, sh. 1042
4) Bedâyı-ül-vekâyi Varak 510, b
KUTBÜDDÎN KÂDI-ZÂDE