Mısır’da vefât eden Seyyid Ahmed Rıfâî hazretleri bir gün sevdiklerini toplayıp;
“Kardeşlerim! Benim bir hatâm varsa, lütfen söyleyin ki, onu düzelteyim” buyurdu.
Onlar dediler ki;
“Estağfirullah efendim, biz sizde hiç kusur görmüyoruz.”
Bir sessizlik oldu.
Sonra biri kalktı.
Ve izin isteyip; “Efendim, müsaadeniz olursa, bendeniz, sizin bir kusûrunuzu söylemek istiyorum” deyiverdi.
Ordakiler şaşırdılar.
Birbirlerine bakıştılar.
Zîra üzülmüşlerdi.
Büyük zât sevindi.
Ve gülümseyerek; “Söyle kardeşim. Söyle ki, o hatâm neyse düzelteyim” buyurdu.
O kimse de;
“Efendim, sizin yegâne kusûrunuz şu ki; bizim gibi günahkâr ve âsi kulları huzûrunuza kabul ediyor, kıymetli vakitlerinizi bizim gibilere sarf edip ziyân ediyorsunuz” dedi.
O vakit rahatladılar.
Ve onu takdîr ettiler.
Büyük zât dinledi.
Ve onlara dönüp; “Kardeşlerim! İçinizde günâhı en fazla olan benim, ama siz hüsnü zan ediyorsunuz” buyurdu.
● ● ●
Bu zât, bir sohbetinde; “Başarının üç şartı vardır” buyurdu.
Dinleyenler sordular:
“Onlar nedir efendim?”
Büyük velî cevâben;
“Sevgi, itâat ve ihlâstır. İhlâsla yapılan, âhirete gider. İhlâssız yapılansa dünyâda kalır” buyurdu.
Abdüllatif Uyan