Kendisine üstâd arayan genç…

Bağdat evliyâsından Ebû Bekr-i Şiblî hazretleri, gençliğinde bir üstâd ararken Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerini bulup girdi hizmetine.

 

Aradığını bulmuştu.

 

Üstâdı da aradığına kavuşmuştu.

 

Nitekim Ebû Bekr-i Şiblî’yi gördü.

 

Ondaki kabiliyeti sezdi.

 

Ve ilk vazîfeyi verdi.

 

“Git, çıra sat!”

 

O da cân-ü gönülden;

 

“Başüstüne efendim” dedi.

 

Bir sene müddetle çıra sattı.

 

Sonra üstâdına gelip;

 

“Bana başka emriniz var mı efendim?” diye sordu.

 

Büyük velî ona baktı.

 

İlerlediğini anlayıp;

 

“Gel, bir sene de yanımda hizmet et” buyurdu.

 

Ebû Bekr-i Şiblî sevindi…

 

“Başüstüne” dedi.

 

Bir yıl da üstâdına hizmet etti.

 

Bir sene böyle geçti…

 

Hocası onu çağırıp;

 

“Ey Şiblî! Hâlin nasıl? Hâlâ kendi nefsinde bir varlık görüyor musun?” diye sordu.

 

O da cevâben;

 

“Yüksek himmetinizle nefsim zelîl oldu. Sâyenizde bir hâle geldi ki, kendini başkalarından aslâ üstün görmüyor” diye arz etti.

 

Büyük velî sevindi…

 

Ona sevgiyle bakıp;
“Mâdem nefsini zelîl ettin, bu yola girmek için artık ehil olmuşsun. Zîra tasavvufta ilk adım, nefsini hiç görmektir. Kendisinde bir zerre varlık gören bir kimse, bu yolda yükselemez” buyurdu.




Kategori içindeki yazılar: Abdüllatif Uyan