Silsile-i aliyyeden Bâyezid-i Bistâmî hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir sabah, güneş doğduktan sonra uyandı…
Hiç olmayan bir şeydi bu.
Sabah namazı kazâya kalmıştı…
Üzüntüden ağlamaya başladı!
Gözyaşları sel olup aktı!
O anda bir “ses” duydu;
Gâipten geliyordu…
Kulak verdi:
“Ey Bâyezid!.. Allah seni affetti. Ayrıca da sana, yetmiş bin namaz sevâbı verdi” diyordu.
Bunu duyunca sevindi.
Aradan birkaç ay geçti…
Bir sabah, yine vakitli uyanamadı.
Namaz kazâya kalmak üzereydi…
Şeytan koşup dürttü onu:
Gözlerini açınca;
“Ey Bâyezid! Kalk, namaz vakti geçiyor” deyiverdi.
O, bu sesle uyandı…
Ve fırlayıp kalktı.
Acele namazını kıldı.
Ancak merak etmişti…
Şeytanı çağırıp;
“Ey mel’un! Sen hiç hayırlı bir iş yapmazdın, beni niçin uyandırdın?” diye sordu.
Şeytan açıkladı:
“Hani geçenlerde bir sabah namazın kazâya kalmıştı ya…
“Evet…”
Üzüntüden ağlayıp çok gözyaşı dökmüştün ve o gözyaşları hürmetine yetmiş bin namaz ecri kazanmıştın.”
“Evet…”
“İşte bugün koşup seni uyandırdım ki, bir ‘yetmiş bin sevap’ daha kazanamayasın!..”