Kalbin, gönlün hasta olması

Kalb hastalığına yakalanmış olanların hiçbir ibadeti ve taati fayda vermez!

 

 

 

Sual: Din kitaplarında kalb, gönül hastalığından bahsediliyor, bu nasıl bir hastalıktır ve tedavisi nasıl olur?

 

Cevap: Bu konuda İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:

 

“Tabipler diyor ki, hasta perhiz yapmalıdır. İyi olmadan önce ona gıda iyi gelmez. Yağlı kuş eti bile böyledir. Hatta hastalığını arttırır. Hastanın yediği hastalığı arttırır!

 

Bunun için, önce hastayı iyi etmeyi düşünmek lazımdır. Bundan sonra, uygun gıda vererek, eski kuvvetli hâline kavuşturulması düşünülür.

 

Bunun gibi, (Kalblerinde hastalık vardır) meâlindeki âyet-i kerimede bildirilen kalb hastalığına yakalanmış olanların hiçbir ibadeti ve taati fayda vermez, belki zarar verir. (Çok Kur’ân-ı kerim okuyanlar vardır ki, Kur’ân-ı kerim bunlara lanet eder) hadis-i şerifi meşhurdur. (Çok oruç tutanlar vardır ki, onun oruçtan kazancı, yalnız açlık ve susuzluktur) hadis-i şerifi de sahihtir. Kalb hastalıklarının mütehassısları olan tasavvuf büyükleri de, önce hastalığın giderilmesi için yapılacak şeyleri emir buyururlar. Kalbin hastalığı, Hak teâlâdan başkasına tutulması, bağlanmasıdır. Belki, kendisine bağlanmasıdır. Çünkü herkes, her şeyi kendisi için ister. Çocuğunu sevmesi, kendini sevdiği içindir. Malı, mevkiyi, rutbeyi hep kendisi için ister. Onun mabudu, tapındığı şey, kendi nefsidir. Nefsinin istekleri arkasında koşmaktadır. Kalb, bu bağlılıklardan kurtulmadıkça, insanın kurtulması çok güç olur. Bundan anlaşılıyor ki, aklı başında olan ilim adamları ve kalbi uyanık olan fen adamları, her şeyden önce, bu hastalığın giderilmesini düşünmelidirler.”

 

Sual: İbadet yeri olan camilerde, dünyalık sözler söylemenin, konuşmanın, kavga etmenin hükmü nedir?

 

Cevap: Camide pazar kurmak, yüksek sesle konuşmak, nutuk söylemek, kavga etmek, silah çekmek, ceza vermek tahrimen mekruhtur. Cuma ve bayram hutbelerinde de nutuk verir gibi okumak, konuşmak caiz değildir.

 

Sual: “Mâ-i müsta’mel” neye denir ve bunun kullanılması necis olur mu?

 

Cevap: Mâ-i müsta’mel; kullanılmış su demektir. Abdestte, gusülde kullanılan yahut yemekten önce ve sonra, sünnet olduğu için el yıkamakta kullanılan su, yıkanan uzuvdan ayrılınca necis olur. Bazı âlimlere göre, başka uzva, elbiseye, yere düştükten sonra necis olur. İlk düştüğü yeri kirletmez.

 

 

 

Osman Ünlü’nün önceki yazıları…


Kategori içindeki yazılar: Osman Ünlü