Osmanlılar devrinde yetişen âlimlerden. Osmanlı şeyhülislâmlarının ellialtıncısıdır. İsmi İsmâil’dir. İshak isminde bir oğlu olduğu için Ebû İshak künyesiyle tanınır. İsmâil Ağa diye de şöhret bulmuştur. Rumeli kadıaskerlerinden Alâiyyeli (Antalyalı) İbrâhim Efendi’nin oğludur. 1055 (m. 1643) senesinde İstanbul’da doğdu. 1137 (m. 1724) senesinde İstanbul’da vefât etti. Sultan Selîm civarında yaptırdığı İsmâil Ağa Câmii’nin bahçesinde defnedildi.
Çocukluğundan i’tibâren babasından ilim öğrendi. Zamanının diğer âlimlerinden de aklî ve naklî ilimleri tahsil etti. Kadıasker Kara Kadri Efendi’nin hizmetinde bulunup, onun yanında mülâzim (stajyer) oldu. 1084 (m. 1674) senesinde, hâriç rütbesiyle müderris oldu. Mektupçuluk, tezkirecilik, Mahmûd Paşa kadıvekilliği gibi vazîfelerde bulundu. İstanbul kassam kadılığı (Bir kişi vefât ettiği zaman geriye kalan mirasını hak ve adâletle mirasçılara taksim eden kadı) vazîfesini yürüttü. Sultan İkinci Ahmed Hân devrinde Süleymâniye Dâr-ül-hadîs’inde müderrislik yapmaktayken, 1104 (m. 1692) senesinde Haleb kadılığına ta’yin edildi. 1110 (m. 1698) senesinde Bursa, 1116 (m. 1704) senesinde Mekke-i mükerreme pâyesiyle Mısır, 1118 (m. 1706) senesinde Mekke-i mükerreme kadılıklarında vazîfelendirildi. 1120 (m. 1708) senesinde İstanbul kadılığına getirildi.
1122 (m. 1710) senesinde Anadolu, 1123 (m. 1711) senesinde Rumeli kadı-askerliği vazîfelerine yükseltildi. Onsekiz ay vazîfe yaptıktan sonra bu vazîfeden ayrıldı. 1127 (m. 1715) senesinde Rumeli kadıaskerliğine tekrar getirildi. 1128 (m. 1716) senesinde Menteş-zâde Abdürrahîm Efendi’nin vazîfeden ayrılması üzerine şeyhülislâmlık makamına ta’yin edildi. Bu yüksek ve şerefli vazîfeyi doğruluk ve adâletle 1 yıl 4 ay 28 gün yürüttükten sonra, 1130 (m. 1718) senesinde vazîfeden ayrılıp Sinop’a gitti. 1133 (m. 1721) senesinde İstanbul’a gelerek kendi evine çekildi. Ömrünün son zamanlarını Allahü teâlâya ibâdet ve tâatle geçirdi. 1137 (m. 1724) senesinde İstanbul’da vefât etti.
Ebû İshak İsmâil Efendi, aklî ve naklî ilimlerde derin âlim, güzel ahlâk ve fazilet sahibi bir zât idi. Cömert ve kerem sahibi idi. Herkese iyi davranırdı. 1136 (m. 1723) senesinde İstanbul’da Fâtih’in Çarşamba semtinde evinin bulunduğu arsa üzerinde İsmâil Ağa Câmii’ni yaptırdı. Bu mescidi iki kat olup eni, boyu ve yüksekliği Kâ’be-i muazzamanın eni, boyu ve yüksekliği kadardır. Bu mescidin yanında bir mekteb, bir dâr-ül-hadîs ve bir şadırvan mevcûttur. Kendi kabri, oğulları altmışbirinci şeyhülislâm İshak Efendi ve altmışyedinci şeyhülislâm Mehmed Es’ad Efendi’nin kabirleri bu mescidin bahçesindedir. “Na’im” mahlasıyla yazdığı şiirleri de vardır. Kaynaklarda eseriyle ilgili bilgiye rastlanmamıştır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Devhat-ül-meşâyıh sh. 85
2) Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye sh. 1083
3) Kâmûs-ül-a’lâm cild-2, sh. 944
4) İlmiye salnamesi sh. 506
5) Hadîkat-ül-cevâmi’ cild-1, sh. 38
İSMÂİL AĞA