“İslâma yapılacak en büyük hizmet, Ehl-i sünnet kitaplarını alıp, gençlere dağıtmakla olur.”
Sual: İslâm dininin doğru olarak öğrenilmesi ve bu bilgilerin insanlara ulaştırılması konusunda, kadın, erkek her Müslüman sorumlu mudur?
Cevap: Bu konuda İmâm-ı Rabbânî hazretleri Mektûbât kitabının 1. cilt, 193. mektubunda buyuruyor ki:
“Bugün Müslümanlar kimsesiz kaldı. Din düşmanları her taraftan saldırıyor. Bugün, İslâma hizmet için bir lira vermek, başka zaman verilen binlerce liradan daha çok sevaptır. İslâma yapılacak en büyük hizmet, Ehl-i sünnet kitaplarını alıp, gençlere dağıtmakla olur. Hangi talihli kimseye bu hizmeti nasib ederlerse, çok sevinsin, çok şükretsin. İslâma hizmet etmek her zaman sevaptır. Fakat, İslâmın zayıf olduğu, yalanlarla, iftiralarla, Müslümanlık yok edilmeye çalışıldığı bu zamanda, Ehl-i sünnet itikadını yaymaya çalışmak, kat kat daha çok sevaptır. Resulullah efendimiz, Eshâb-ı kiramına karşı buyurdu ki:
(Siz öyle bir zamanda geldiniz ki, Allahü teâlânın emirlerinden ve yasaklarından onda dokuzuna uyup, onda birine uymazsanız, helak olursunuz, azab görürsünüz! Sizden sonra, öyle bir zaman gelecek ki, o zaman, emirlerin ve yasakların yalnız onda birine uyan kurtulacaktır.)
Hadis-i şerifte bildirilen zaman, işte bu zamandır. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını, sözlerini yaymak için, keramet sahibi olmak, âlim olmak şart değildir. Her Müslümanın bunu yapmak için uğraşması lazımdır. Fırsatı kaçırmamalıdır. Kıyamette her Müslümana, bunu soracaklar, İslâma niçin hizmet etmedin diyeceklerdir. Özür, bahane, kabul edilmeyecektir. Peygamberler, insanların en üstünleri iken, hiç rahat oturmadı. Allahü teâlânın dinini yaymak için, gece gündüz uğraştılar. Bu yolda çalışırlarken, Allahü teâlâ da, bunlara yardım eder, mucize yaratırdı. Bizim de, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını, sözlerini yaymamız ve Müslümanlara iftira edenlerin, yalancı olduklarını, gençlere, dostlara bildirmemiz lazımdır. Bu yolda malı, kuvveti, mesleği ile çalışmayanlar, azabdan kurtulamayacaklardır. Bu yolda çalışırken, sıkıntı çekmeyi büyük saadet, büyük kazanç bilmelidir. Peygamberler, Allahü teâlânın emirlerini bildirirken, çok sıkıntı çekerlerdi. Onların en üstünü olan Muhammed aleyhisselam;
(Benim çektiğim eziyet gibi, hiçbir Peygamber eziyet görmedi) buyurdu.”