İstanbul’da yaşayıp 1876’da vefât eden büyük velî Feyzullah Efendi’nin kabr-i şerîfi, Halıcılar semtindeki dergâhındadır.
Bir gün bu zâtın huzûruna, o yerin kadısı geldi.
Ve arz etti ki:
“Hocam, tâyinim çıktı. Falan yere gideceğim. Hakkınızı helâl edin. Yarın sabah yola çıkmam gerekiyor.”
Mübârek zât, az düşünüp;
“İnşallah burada kalırsınız” buyurdu.
Kadı efendi şaşırdı!
“Ama hocam tâyinim çıktı, ben de tebellüğ ettim… Bu iş katileşti. Yarın yola çıkıyorum” dedi.
Feyzullah Efendi birden ciddîleşip;
“Senin yerin burası. Bir yere gitmeyeceksin!” buyurdu.
Kadı şaşkın bir hâlde elini öptü ve ayrıldı huzurdan.
Çıkar çıkmaz, mahkeme kâtibiyle karşılaştı kapıda.
Kâtip nefes nefeseydi…
“Kadı efendi, ben de sizi arıyordum.”
“Hayrola ne var?”
“Sizin tâyininiz kaldı. Başkası tâyin edildi oraya.”
“Başkası mı?”
“Evet, siz burada kaldınız, haberiniz olsun.”
Kadı bu haberi aldı.
Ve kendi kendine;
“Hey güzel Allah’ım! Bizim bilmediklerimizi, dostlarına bildiriyorsun” dedi…