İnanmak, insanın ruh sağlığını korur…

Yapılan psikolojik araştırmalarda, inanç sahibi olanların karakterinin, inançsızlardan daha sağlam ve üstün olduğu tespit edilmiştir.

 

 

 

İslâmiyet ve sağlığımız -18-

 

İnsan, cismen küçük, zayıf ve aciz olmakla beraber, pek yüksek bir ruh taşır. Sayılamayacak kadar arzuya sahiptir. Bu meyil ve arzularını kötü olanlarından ayırıp seçen, tertemiz tutan imândır. Bu itibarla imanın fert ve cemiyet üzerindeki tesirleri büyüktür. Yapılan psikolojik araştırmalarda, inanç sahibi olanların karakterinin, inançsızlardan daha sağlam ve üstün olduğu tespit edilmiştir.

 

Yine psikoloji uzmanları, kuvvetli inancın üzüntü, sıkıntı ve korkuyu önlediğini tespit etmişlerdir. Bu üçü de, bedende hastalık yapan en önemli hususlardır.

 

İnancın, aile bağlarını kuvvetlendirmedeki rolü de çok büyüktür. Dünyada her gün artan boşanma ve aile ocağının terki ile milyonlarca çocuk, anne ve babadan mahrum kalmaktadır. Bunlar zamanla toplumun başına belâ kesilmektedir. Gayrimeşru çocuklar ise ruhî dengesizliğe çabuk düşmektedirler…

 

Birçok hastalığı meydana getiren çeşitli mikroplarla devamlı beraber olduğumuz hâlde hastalanmayız. Ruhî gerginlikler, üzüntüler, korkular, ümitsizlik, vücut direncini üzerine alan hücrelere tesir ederler. Kederlenen insan, çok enerji sarf eder. Beden bu enerjiyi sağlamak için kana bol miktarda şeker verir. Pankreas yorulup şekerin yanmasına hizmet eden insülini yeterince kana veremez olunca şeker hastalığı meydana gelir. Yine, birtakım üzücü düşünce ve hadiselerin körüklenmesiyle fazla kan alan mide hücreleri proteinleri sindirmek için daha fazla asit klorhidrik salgılar. Fazla asit de ülser hasatlığına yol açar.

 

İman zayıflığının intiharlardaki büyük tesirini görmek mümkündür. Sosyo-ekonomik kurumları çok iyi, tahsil ve kültür seviyeleri yüksek, üstelik cinsiyet hususunda da serbest olan ülkelerde, intihar hadiselerinin ve ruhî depresyonların daha fazla olduğu görülmektedir.

 

Yine bu kötü alışkanlıkları bıraktırmakta inancın tesiri büyüktür. Amerika Birleşik Devletlerinde içki yasağı konulduğu 1930’lu yıllarda milyonlar harcanmış, binlerce kişi hapse atılmış, yüzlercesi de öldürüldüğü hâlde, içki kaldırılamamış ve insanlar ondan vazgeçirilememiştir. Hâlbuki Kanunî Sultan Süleyman zamanında İstanbul’da Avusturya büyükelçisi olan Bec, hatıralarında, dört yıl içinde İstanbul’da dört tane bile öldürme olayının olmadığını, Türklerin cemiyet yapılarının çok sağlam olduğunu yazmaktadır. Tabii ki, bunun da sebebi sağlam bir imandır…

 

Nice insanlar vardır ki, medeniyetin bütün lüks ve konforu, ellerindeki servet ve imkânları onları mesut edememiştir. İnançsızlıkları yüzünden alkol, esrar ve morfin gibi şeylerde ferahlık arayarak çeşitli buhranlara düşmüşlerdir.





2024-08-21 02:00:00

Kategori içindeki yazılar: Hasan Yavaş