Bir farzın yapılmasına, bir haramdan sakınmaya ehemmiyet vermeyenin imanı gider, kâfir olur. Kâfir olarak ölen kimse, kabirde azap çeker.
Erkek olsun, kadın olsun, her insanın, her sözünde, her işinde, Allahü teâlânın emirlerine, yani farzlara ve yasak ettiklerine [haramlara] uyması lâzımdır. Bir farzın yapılmasına, bir haramdan sakınmaya ehemmiyet vermeyenin imanı gider, kâfir olur. Kâfir olarak ölen kimse, kabirde azap çeker. Âhirette Cehenneme gider. Cehennemde sonsuz yanar. Affedilmesine, Cehennemden çıkmasına imkân ve ihtimâl yoktur…
Kâfir olmak çok kolaydır! Her sözde, her işte kâfir olmak ihtimâli çoktur. Küfürden kurtulmak da çok kolaydır. Küfrün sebebi bilinmese dahi, her gün bir kerre istiğfâr etse, yani (Estağfirullah) dese, muhakkak affolur. Yani;
(Ya Rabbî! Bilerek veya bilmeyerek küfre sebep olan bir söz söyledim veya iş yaptım ise, nâdim oldum, pişman oldum. Beni affet) diyerek tevbe etse, Allahü teâlâya yalvarsa, muhakkak affolur. Cehenneme gitmekten kurtulur.
Cehennemde sonsuz yanmamak için, her gün muhakkak tevbe ve istiğfâr etmelidir. Bu tevbeden daha mühim bir vazife yoktur. Kul hakkı bulunan günahlara tevbe ederken, bu hakları ödemek ve terk edilmiş namazlara tevbe ederken, farzları kaza etmek lâzımdır.
İnsan beşer durmaz şaşar,
Eyler hatâ, üçer beşer,
Düz ovada yürür iken,
Ayağını sürçer, düşer…
Hangi fırkadan olursa olsun, nefsine uyan ve kalbi bozuk olan Cehenneme gidecektir.
Her mümin nefsini tezkiye için, yani yaratılışında mevcut olan, küfrü ve günahları temizlemek için, her zaman çok (Lâ ilâhe illallah) ve kalbini tasfiye için, yani nefisten ve şeytandan ve kötü arkadaşlardan ve zararlı bozuk kitaplardan gelmiş olan küfürden ve günahlardan kurtulmak için, (Estağfirullah min külli mâ kerihallah) okumalıdır.
Hadîs-i şerîfte, Müslümanların yetmişüç fırkaya ayrılacakları, bunlardan bir fırkanın doğru olup, Cennete gideceği, yetmişiki fırkanın bid’at sâhibi oldukları için, Cehenneme gideceği bildirildi.
Doğru yolda olan bir fırkaya (Ehl-i sünnet), bozuk olan yetmişiki fırkaya (Bid’at ehli) ve (Dinde reformcu) denir.
Dört mezhebde olan Müslümanlar, Ehl-i sünnettir. Yetmişiki fırkadaki bid’at sâhipleri bozuk yoldadırlar.
Ehl-i sünnet olanın duaları muhakkak kabul olur. Namaz kalmayanın, açık kadınlara ve avret mahalli açık olanlara bakanların ve haram yiyip içenlerin, İslâmiyete uymadıkları anlaşılır. Bunların ve zındıkların duaları ve ibâdetleri kabûl olmaz.
İman edilecek şeyleri ve farzlardan, haramlardan meşhur olanları, lüzumu kadar öğrenmek farzdır. Bunları öğrenmemek haramdır. İşitip de öğrenmeye ehemmiyet, önem vermemek, küfre yani imanın gitmesine sebep olur. Cehaletten kurtulmanın ilacı ise Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okuyarak öğrenmektir.
2025-10-01 02:00:00