İlerlemek için Batılılaşmak şart mı?

“Hikmet yani fen ve sanat, müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alsın!”

 

 

 

 

 

Sual: Bazı kimseler, “bu asırda ilerlemek ve yaşayabilmek için topluca Batılılaşmak şarttır” diyorlar bu söz doğru mudur?

 

Cevap: Bazılarının dediği bu sözün iki manası vardır:

 

Birincisi, Batılıların fende, tecrübede, sanatta, imar ve refah vasıtalarında bulduklarını öğrenmek, yapmak, bunlardan istifadeye çalışmaktır ki, bunu İslamiyet de, zaten emretmektedir. Fen bilgilerini öğrenmenin farz-ı kifaye olduğu, din kitaplarında, vesikaları ile bildirilmiştir. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hadis-i şerifte; (Hikmet yani fen ve sanat, müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alsın!) buyurdu. Fakat bu, Batı’ya uymak değil, ilmi, fenni onlarda bile arayıp almak ve onların üstünde olmaya çalışmaktır.

 

İkinci manada Batılılaşmak ise, ecdadımızın doğru ve mukaddes yolunu bırakıp, Batı’nın bütün âdetlerini, ahlaksızlıklarını, pisliklerini ve hepsinden daha acı, daha şaşkın olarak, dinsizliklerini ve putlarını alıp, camileri kilise ve eski sanat eseri şekline sokmak, Müslümanlığa Şark dini, gerilik dini, Kur’ân-ı kerime çöl kanunu, puta tapmaya, ibadete müzik karıştırmaya Batı dini, modern ve medeni din demek ve İslamiyeti bırakıp, Hıristiyanlığa, musiki aletleri ile ibadete dönmeye, ‘Dinde reform’ ismini vermektir.

 

Herkes şunu iyi bilsin ki, bu milletin damarlarında dolaşan asil kan, ne bugün, ne de, onların ümitle bekledikleri günlerde, bu manada asla Batılaşmayacak ve dinsiz olmayacak, zındıkların yalanlarına aldanmayacaktır. Ecdadının mukaddesatını ayaklar altında çiğnetmeyecektir!

 

Sual: Mürted diye imanı gitmiş olana mı denir?

 

Cevap: Bir Müslüman, imanın yok olmasına sebep olacağı söz birliği ile bildirilmiş olan şeyleri, kasten, istekle söyler veya yaparsa, kâfir olur. Buna Mürted denir.

 

Sual: Bir Müslüman, herhangi bir yerde, namazda avret yerini örtecek bir şey bulamasa, bu kimse namazını kılar mı, kılarsa nasıl yapması gerekir?

 

Cevap: Namazda, avret yerini örtmekten aciz kalan, örtecek bir şey bulamayan kimse, namazda oturduğu gibi veya daha iyisi, ayaklarını kıbleye uzatıp, elleri ile önünü örtüp, imâ ile namazını kılar. Çünkü, avret yerini örtmek, namazın diğer farzlarından daha mühimdir. Görülüyor ki, çıplak kalanın da, namazı vaktinde kılması, kazaya bırakmaması lazımdır.

 

Osman Ünlü’nün önceki yazıları…


Kategori içindeki yazılar: Osman Ünlü