İhsân etmekle emrolundum

Resûlullah Efendimize doksan bin altın hediye gelmişti. Hiç bekletmeden tamâmını taksîm etti Eshâbına… Az sonra biri daha geldi.

 

Lâkin altın kalmamıştı.

 

Ona “Her neye ihtiyâcın varsa git benim nâmıma satın al… Ben sonra öderim” buyurdular.

 

Bir sahâbî;

 

“Yâ Resûlallah! Gücünün yetmediği şeyle mükellef değilsin” diye arz etti… Bu söz, Efendimize hoş gelmedi.

 

Başka bir sahâbî de;

 

“Yâ Resûlallah, sen yine ihsân et… Allah’ın mülkü vermekle azalmaz!” dedi.

 

Bu sözü beğendi.

 

Mübârek yüzü güldü.

 

Ve tebessüm ederek “Ben zâten ihsân etmekle emrolundum” buyurdular.

 

● ● ●

 

Müşriklerden birinin Efendimizden az alacağı vardı… Ödeme gününe henüz üç gün varken gelip dayandı kapıya!

 

Ve alacağını istedi.

 

Efendimizin yanında,

 

Hazret-i Ömer de vardı…

 

Müşrik, ukalâ bir tavırla “Ey Abdülmuttalip oğulları! Siz borcunuzu niçin vaktinde ödemezsiniz?” diyerek, hakârette bulundu…

 

Efendimiz sükût ettiler.

 

Hazret-i Ömer sabretti.

 

Adam ileri gidince gadaplanıp sert bir şekilde onu azarladı!

 

Ancak Efendimiz, bu davranışı beğenmedi.

 

O adam gidince; “Yâ Ömer! Öyle yapacağına; bana, borcumu daha önceden ödememi, ona da, alacak isterken insanca davranmasını söyleyebilirdin” buyurdular.

 

Hazret-i Ömer yaptığına pişmân oldu.

 

Ve özür diledi Efendimizden.




Kategori içindeki yazılar: Abdüllatif Uyan