Silsile-i aliyyeden Abdülhâlık-ı Goncdüvânî hazretleri, evliyâ-yı kirâmın en büyüklerindendir. Babası da mübârek bir zât idi.
Hızır aleyhisselâm ona gelirdi.
Oturur sohbet ederlerdi.
Bir gün yine öyle oldu.
Hazret-i Hızır geldi ve “Yakında bir oğlun olacak. İsmini Abdülhâlık koy!” dedi.
Abdülhâlık beş yaşındaydı.
Babası, ilim öğrenmesi için Buhâra’ya gönderdi bu oğlunu. Hocası, Hâce Sadreddîn isminde bir zâttı.
Bunun üstün hâllerini gördü.
Aklı almadı.
Zîra öyle suâller soruyordu ki, âciz kalıyordu cevâbında.
Bir gün çağırdı onu.
Yanına geldiğinde;
“Ey oğlum! Sana cevap vermekten âciz kalıyorum. Zîra bu sordukların, kalp ilmiyle ilgilidir. İnşallah böyle yüksek bir zâta kavuşursun” dedi.
O günden îtibâren kâmil rehber aradı.
Hızır aleyhisselâm bir gün gelip “Zikir” tâlim etti ona ve “mânevî evlâtlığa” kabul etti.
Tasavvufta “üstad” oldu kendisine.
● ● ●
Bu zât, bir gün sevdikleriyle bir aradayken onların yüzlerine sevgiyle tek tek baktı ve
“Size niçin böyle baktım, biliyor musunuz?” diye sordu.
“Bilmiyoruz” dediler.
Büyük Velî;
“Mü’minin yüzüne sevgiyle bakmak, ibâdettir. Ayrıca mü’minin yüzüne muhabbetle bakanın kalbi temizlenir” buyurdu.
Abdüllatif Uyan