Hakiki ilmin özelliği

Hakiki ilim, insana aczini, kusurunu ve Rabbinin büyüklüğünü, üstünlüğünü bildirir.

 

 

 

Sual: Din ilimlerini öğrenen ve anlatan çok kimse vardır, bunların doğru, hakiki olduğu nasıl anlaşılır?

 

Cevap: Hakiki ilim, insana aczini, kusurunu ve Rabbinin büyüklüğünü, üstünlüğünü bildirir. Yaratanına karşı korkusunu ve mahluklara karşı tevuzusunu arttırır. Kul haklarına ehemmiyet verir. Böyle ilmi öğretmek ve öğrenmek farzdır. İhlas ile ibadet etmeye sebep olur. Kibre sebep olan ilmin ilacı iki şeyi bilmekle olur.

 

Birincisi, ilmin kıymetli, şerefli olması, salih niyete bağlıdır. Cehaletten ve nefsinin hevasından kurtulmak için öğrenmek lazımdır. İmam olmak, müftü olmak, din adamı tanınmak için öğrenmemek lazımdır.

 

İkincisi, ilmi ile amel etmek ve başkalarına öğretmek ve bunları ihlas ile yapmak lazımdır. Amel ve ihlas ile olmayan ilim zararlıdır. Hadis-i şerifte;

 

(Allah için olmayan ilmin sahibi Cehennemde ateşler üzerine oturtulacaktır) buyuruldu. Mal, mevki ve şöhret için ilim sahibi olmak böyledir. Dünyalık ele geçirmek için ilim öğrenmek, yani dini dünyaya vesile etmek, altın kaşıkla necaset yemeye benzer! Dini dünya kazancına alet edenler, din hırsızlarıdır. Hadis-i şerifte;

 

(Din bilgilerini dünyalık ele geçirmek için edinenler, Cennetin kokusunu duymayacaklardır) buyuruldu.

 

Fen bilgilerini dünya menfaati için öğrenmek caizdir. Hadis-i şerifte;

 

(Bu ümmetin âlimleri iki türlü olacaktır: Birincileri, ilimleri ile insanlara faydalı olacaktır. Onlardan bir karşılık beklemeyeceklerdir. Böyle olan insana denizdeki balıklar ve yeryüzündeki hayvanlar ve havadaki kuşlar dua edeceklerdir. İlmi başkalarına faydalı olmayan, ilmini dünyalık ele geçirmek için kullananlara kıyamette Cehennem ateşinden yular vurulacaktır) buyuruldu.

 

(Âlimler, Peygamberlerin vârisleridir) hadis-i şerifindeki âlim, Resûlullah efendimizin yolunda olan, Onun yoluna uyan din âlimi demektir. Bir hadis-i şerifte de;

 

(Kıyamet günü bir din adamı getirilip Cehenneme atılır. Cehennemdeki tanıdıkları etrafına toplanıp, sen dünyada Allahın emirlerini bildirirdin. Niçin bu azaba düştün derler. Evet, günahtır yapmayın derdim, kendim yapardım. Yapınız dediklerimi de yapmazdım. Bunun için, cezasını çekiyorum der) buyuruldu.

 

Eshâb-ı kiram çok âlim oldukları için küçük günahlardan da, büyük günahlar gibi korkarlardı.

 

 

 

Osman Ünlü’nün önceki yazıları…


Kategori içindeki yazılar: Osman Ünlü