Bedenin, yaşayabilmek için lazım olan ihtiyaçları istemesi, kulluğa ters düşmez.
Sual: Evliyâ olarak bilinen kulların hayatları okununca onların da, sıcak soğuk gibi bazı istekleri olmaktadır, hâlbuki kitaplarda evliya kulların Allah’tan başka istekleri talepleri olmaz deniyor bunu nasıl anlamalıdır?
Cevap: Bu konuda İmâm-ı Rabbânî hazretleri Mektûbât kitabında buyuruyor ki:
“Birçok istekler, tabiat kanunlarından ileri gelir. İnsan hayatta oldukça, bu isteklerden kurtulamaz. Sıcak olunca, beden serinlemek ister. Soğukta da, ısınmak duygusu hasıl olur. Bedenin, yaşayabilmek için lazım olan ihtiyaçları istemesi, kulluğa ters düşmez. Bu istekler, nefsin istekleri değildir. Nefisle ilgileri yoktur. Tabiat kanunlarından hasıl olan istekleri, yasak edilmemiştir. Bunları istemek, nefse uymak olmaz. Bu istekleri yapmak mubahtır. Çünkü nefis, ya mubahların fazlasını ister ki mubahların fazlasına fudûl denir. Yahut, şüpheli ve haram şeyleri ister. Yaşamak için zaruri lazım olan şeylerin de nefisle ilgileri yoktur. Görülüyor ki, nefse uymak, kötü iş demek, fudûli işleri istemek, yapmak demektir. Çünkü, mubahların fazlası, haramlara yakındır. Şeytanın aldatması ile biraz daha aşırı gidilirse, harama düşülür. Bunun için mubahları, zaruret olduğu kadar yapmak lazımdır. Böyle yapınca, ayak kayarsa, fudûle düşülür. Eğer, fudûl işlerken ayak kayıp, dışarı taşılırsa, harama düşülür.
Birçok istekler, insanda bulunmaz. İnsana dışarıdan gelirler. Bunlardan faydalı olanlarını, Allahü teâlâ, merhamet ederek insana gönderir. Uzun bir hadis-i şerifte;
(Her müminin kalbinde, Allahü teâlânın bir vaizi vardır) buyuruldu.
Zararlı olanlarını, şeytan gönderir. Şeytan, insanlara hep kötülük ve düşmanlık yapmalarını vesvese eder. Nisâ sûresinin yüzyirminci âyetinde meâlen;
(Şeytan insana çok şeyi söz verir ve birçok şeyi hatırlatır. Şeytanın söz verdiği şeylerin hepsi yalandır) buyurulmuştur.
İnsanın, kendinden olan hastalığı ile, dışarıdan gelip geçici olan hastalığı ayırd etmesi pek güçtür. İçten olan kötülükle, dışarıdan gelen kötülüğü ayırmak çok zordur. Cahil olan, kendi hastalığını, dışarıdan gelmiş, geçici hastalık sanıp, kendini beğenir, olgun sanır. Böylece, felakete sürüklenebilir. En büyük düşmanımız, nefsimizdir. Can düşmanımız, her zaman yanımızda bulunan bu azılı arkadaşımızdır.”