En kıymetli ibâdet hangisidir?

Edirne’de, Uzun Kaldırım Caddesi’nde mütevâzı bir kabir var ki, Allah dostlarından, Hırçın Baba‘nın kabridir burası. Yüzyıllar önce bu topraklarda yaşamış ve günahla kararmış kalplere feyiz saçmış.

 

Bir gün, o beldeye, bâzı misâfirler gelir.

 

Bu zâtı görüp istifâde edeceklerdir.

 

Bir müddet sohbet ederler. Hac zamânı olduğu için hacdan bahseder mübârek zât.

 

Kâbe’yi, tavafı anlatır.

 

Misâfirler duygulanır.

 

“Âh ne güzel, şimdi hacılar Kâbe’de tavaf yapıyorlar. Keşke biz de orada olsaydık” derler.

 

Mübârek zât sorar:

 

“Sahi istiyor musunuz?”

 

“İstemez miyiz hocam?”

 

“Çok mu?”

 

“Hem de pek çok.”

 

“Ama bir şartla, kimseye demeyeceksiniz” buyurur.

 

“Tamam” derler. “Söylemeyiz.”

 

Büyük velî, Allahü teâlânın izniyle bir anda ulaştırır onları Beytullaha…

 

Tavaf yapıp geri dönerler…

 

● ● ●

 

Bir gün, bir talebesi;

 

“Ey efendim!.. Bizim dînimizde, en kıymetli ibâdet acabâ hangisidir?” diye sordu.

 

Büyük zât;

 

“Namazdır. Namaz, îmândan sonra en kıymetli ibâdettir. Özrü yokken bir tek namazı kazâya bırakan, seksen hukbe cehennemde yanacaktır. Bir hukbe, seksen âhiret senesidir ve her günü, seksen dünyâ senesi kadar uzundur” buyurdu.




Kategori içindeki yazılar: Abdüllatif Uyan