Hacı Bektaş Dede “rahmetullahi aleyh”, Manisa erenlerindendir…
Babası vefat edince; annesiyle birlikte zor günler geçirdiler.
Ancak, o asil hanımefendi, kimseden yardım istemedi.
Hacı Bektaş, çocuk olmasına rağmen çoğu günlerini oruçla geçirir, “su” ile açardı iftarını.
Zira ekmek bulamazlardı yemeye.
Ancak bir gün çok acıktı.
Yemek için bir şey yoktu…
Bir şeyler istedi annesinden.
Lakin pişirecek, bir şey yoktu evlerinde.
Öğle namazını müteakip tekrar yemek istedi.
Anne çaresizdi!..
Tencereye “su” doldurup sürdü ateşe.
Hani yemek pişiriyormuş gibi yaptı…
Ne yapsın?!..
Zor durumdaydı.
Az sonra sordu oğlu:
“Ne oldu anneciğim.
Yemek pişmedi mi?”
Dertli anne, yaşlı gözlerle cevapladı:
“Yok yavrum, henüz pişmedi.”
Aslında pişeceği de yoktu…
İkindi namazından sonra artık açlığa dayanamayan küçük Hacı Bektaş, geldi ocak başına.
Kaldırdı tencerenin kapağını.
Bir de ne görsün!..
Bir tencere dolusu “pilâv”.
Sevinçle bağırdı annesine;
“Anneciğim! Pilav pişmiş!”
Kadıncağız koştu ocağa.
İnanamadı gördüğüne.
Evet, doğruydu…
Tencere, ağzına kadar “pilav” doluydu.