Şam’da yetişen Hanbelî mezhebi âlimlerinden ve müftî. İsmi, Muhammed bin Abdülbâki bin Abdülbâki bin Abdülkâdir bin Abdülbâki bin İbrâhim bin Ömer bin Muhammed el-Ba’lî ed-Dımeşkî olup, dedelerine nisbetle; İbn-ül-Bedr ve İbn-i Fakîh diye tanınır. Künyesi, Ebü’l-Mevâhib’dir. 1044 (m. 1634) senesi Receb ayında Dımeşk’da (Şam’da) doğdu. Orada yetişti. 1126 (m. 1714) senesi Şevval ayının yirmidokuzunda Çarşamba günü ikindi vakti orada vefât etti.
İlk olarak babasından Kur’ân-ı kerîm okumayı öğrenen Ebü’l-Mevâhib, bundan sonra tecvîd ilimlerini de öğrendi ve Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. İlim öğrenmek maksadıyla, Dımeşk’dan başka, Mısır, Mekke, Medîne ve başka yerlerde bulundu. Necmüddîn-i Gazzî, Muhammed Habbâz el-Batnînî, Şeyh İbrâhim el-Fettâl, İsmâil Nablüsî, Zeynel’âbidîn el-Gazzî, Molla Mahmûd el-Kürdî, Şeyh Eyyûb Halveti, Şeyh Ramazan Akkârî, Muhammed Necmüddîn el-Faradî, Muhammed üstüvânî, İbn-i Hamza, Abdüsselâm el-Lekânî, Abdülbâki bin Muhammed ez-Zerkânî ve daha birçok âlimden ders okudu. Çoğundan icâzet (diploma) aldı. Mısır’da ilim tahsil ederken, babası Dımeşk’da vefât etti. Bunu haber alınca Dımeşk’a geldi. Babasının yerine geçip, talebelere ders vermeye başladı. Sabah vaktinde husûsî, akşam ile yatsı arasında da umûmî olarak, talebelere ders verirdi. Akşam derslerinde Sahîh-i Buhârî ve Sahîh-i Müslim’i, İmâm-ı Süyûtî’nin “Câmi’u kebîr ve Câmi’u sagîr” isimli eserlerini, Şifâ-i şerîfi, İmâm-ı Nevevî’nin “Riyâz-us-sâlihîn” isimli eserini, İbn-i Miskeveyh’in Tehzîb-ül-ahlâk”ını ve daha başka kitapları okuttu. Hadîs, usûl-i hadîs, kırâat, ferâiz, fıkıh, nahiv me’ânî, beyân ve daha başka ilimlerde ders verdi. İnsanlar ondan çok istifâde ettiler. Talebeler çok olduğundan grublar hâlinde gelip ders alırlardı.
Rivâyet edilir ki: 1108 (m. 1696) senesinde Şam’da müthiş bir kıtlık oldu. Uzun bir müddet yağmur yağmadı. İnsanlar susuzluktan çok muzdarib oldular. Çok kimse, Allah rızâsı için üç gün oruç tutup, dördüncü gün oruçlu olarak yağmur duâsına çıktılar. Herkes namaz kılıp, yağmur yağması için Allahü teâlâya duâ ettiler. Ayrıca duâ etmesi için, Ebü’l-Mevâhib’e de ön tarafta bir kürs hazırladılar. Oraya çıkıp duâ etmeye başlayan Ebü’l- Mevâhib, sonunda ağlayarak ve sakalını tutarak; “Yâ Rabbî! Bu ihtiyâr kulunu halk arasında mahcûb etme!” diye yalvardı. Tam bu esnada hava kararmaya, bulutlar görünmeye başladı. Allahü teâlânın izni ile üç gün devamlı olarak yağmur yağdı. Herkes suya doydu. Allahü teâlâ onun duâsını kabûl etmiş onun hürmetine insanları büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştı.
Ebü’l-Mevâhib el-Hanbelî, nafakasını te’min etmek için ticâretle uğraşırdı. İlim öğrenmek ve sâlihlerin sohbetlerinde bulunmak husûslarında çok gayretli idi. Alış-veriş muâmelelerini tam uygun yapardı. İlim talebelerine, gizli olarak, çok sadaka verirdi. Her işini Allahü teâlânın rızâsına uygun olarak yapmaya dikkat eder, bu husûsta kınayanların kınamalarına aldırmazdı. Menkıbe ve kerâmetleri pek çokdur.
Rivâyet edilir ki: Ebü’l-Mevâhib el-Hanbelî’nin zamanında bulunan vâlilerden birisi, bâ’zı haksızlık ve zulümler yapmıştı. O zamanda bulunan ba’zı tüccârlar, vâlinin bu hâlini Ebü’l-Mevâhib’e anlattılar. O da bir mektûp yazarak vâliye gönderdi. O mektûbunda, zulüm ve haksızlıklardan vazgeçmesini tavsiye edip, ba’zı nasihatlerde bulundu. Fakat vâli bu mektûbu pek dikkate almadı. Bu hâl devam edince, tüccârlar ikinci defa Ebü’l-Mevâhib’e müracaat ederek artık dayanamayacaklarını, bir çâre bulmasını söylediler.
Bunun üzerine vâliye ikinci bir mektûp yazarak, tekrar nasihat ve tavsiyelerde bulundu. Bu mektûbu hizmetçisi ile gönderdi. Hizmetçi mektûbu götürdüğü sırada, askeriyenin ileri gelenlerinden bir zât ve daha başkaları da vâlinin yanında bulunuyorlardı. Mektûp vâliye çok te’sîr etti, ağır geldi. Orada bulunanlar da Ebü’l-Mevâhib’in hâlini, dînimizin emirlerine bağlılığını, ilmini, ibâdetini ve evliyâlık yolundaki yüksekliğini anlattılar. Bu sözler, vâliyi sâkinleştirdi. Ebü’l-Mevâhib’in sözleri (mektûbu) sebebiyle, kendisinde bir yumuşama hâli hâsıl oldu. Bundan sonra artık kimseye zulmetmemeye dikkat etti.
Ebü’l-Mevâhib’in eserlerinden ba’zılarının isimleri şöyledir: 1) Feyz-ül-vedûd (bu kitabını 1094 (m. 1682) senesinde yazmış olup, hocalarının isimlerini ve hâl tercümelerini anlatır), 2) Kavâ’id, 3) Kitâbetün alâ Sahîh-il-Buhârî, 4) Kevâkib-üz-zâhire fî âsâr-il-âhıre. Ayrıca, ba’zı âyet-i kerîmeler hakkında risaleleri ve başka eserleri vardır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Silk-üd-dürer cild-1, sh. 67
2) Mu’cem-ül-müellifîn cild-10, sh. 123
3) El-A’lâm cild-6, sh. 184
4) Esmâ-ül-müellifîn cild-2, sh. 312
5) İzâh-ul-meknûn cild-1, sh. 369
6) Brockelmann Sup-2, sh. 455
EBÜ’L-MEVÂHİB EL-HANBELÎ (İbn-i Bedr el-Müftî)