Fıkıh âlimlerinden. İsmi, Hasen bin İbrâhim bin Ali bin Berhûn el-Fârikî olup, künyesi Ebû Ali’dir. Şafiî mezhebi âlimlerindendir. Meyyâfârikîn şehrinden olduğundan oraya nisbetle Fârikî denilmiştir.
433 (m. 1041) senesi Rebî’ül-evvel ayının onuncu günü Diyâr-ı Bekr civarında bulunan ve bugün Silvan diye bilinen Meyyâfârikîn şehrinde doğdu. Doğumunun Rebî’ül-âhır ayında olduğu da rivâyet edilmiştir. 528 (m. 1133) senesinde Muharrem ayının 22’sine rastlayan Çarşamba günü Vâsıt şehrinde, talebelerine ders okuttuğu medresesinde vefât etti.
Ebû Ali el-Fârikî hazretleri, ilim tahsiline doğum yeri olan Meyyâfârikîn şehrinde, Ebû Abdullah Muhammed el-Kâzerûnî’nin yanında başladı. O vefât edince, Bağdad’a gidip Ebû İshâk-ı Şîrâzî’den ve Ebû Nasr İbn-üs-Sabbâg’dan okudu. Ebû İshâk hazretlerinin el-Mühezzeb isimli eserini ve İbn-üs-Sabbâg hazretlerinin eş-Şemâil isimli eserini okuyup ezberledi. Ayrıca Ebû Ca’fer Muhammed bin Ahmed bin el-Müslime, Abdullah bin Muhammed es-Sarîfînî Ebü’l-Hüseyn İbn-ün-Nakûr ve başka birçok âlimden ilim öğrendi ve hadîs-i şerîf dinledi. Kendisinden ise, İbn-i Asâkir, Ebû Sa’d bin Ebû Asrûn ve başka zâtlar ilim öğrenmişlerdir.
Ebû Ali el-Fârikî, büyük âlimlerin derslerinde bulunmak ve ilim öğrenmekteki arzusu, iştiyâkı ve istidâdı (ilim alma kabiliyeti) fevkalâde olduğundan, kısa zamanda ilimde çok yüksek derecelere kavuştu. Zamanında bulunan âlimlerin en büyüklerinden oldu. Vera’ ve zühd sahibi idi. Şüpheli olan şeylerden çok uzak dururdu. Dünyalık şeylere meyl ve i’tibâr etmezdi. Vâsıt şehrine kadı ve vâli olarak ta’yîn edildi. Ve uzun müddet bu vazîfede kaldı. Sonra bu vazîfeden ayrılıp yine aynı şehirde fıkıh dersi okutmaya ve hadîs-i şerîf rivâyet etmeye başladı. Vefâtına kadar buna devam etti. İslâmın şerefini, vekarını korumak için, gayet vakûr ve heybetli bulunurdu. Hakkı, doğruyu söylemekten korkmaz ve çekinmezdi. Bu husûsta hiçbir zaman gevşeklik göstermez, kınayanların kınamasına aldırmazdı. Hüküm sürdüğü (Vâli ve kadı olduğu) sırada hiç kimseye boyun eğmedi, hatır için bir karar vermedi.
Ebû Tâhir es-Silefî ( radıyallahü anh ) şöyle anlatıyor: “Vâsıt şehrinde bulunan hadîs âlimlerinden Ebü’l-Kerem Humeys bin Ali bin Ahmed el-Hûzî’ye, Ebû Ali el-Fârikî’den suâl ettim, cevaben buyurdu ki: “O, fıkıh ilminde önde gelen âlimlerdendir. Ebû Tagleb’den sonra Vâsıt şehrine kadı oldu. Aklı, dirayeti, adâleti, davranışları ve güzel hâlleri ve diğer bakımlarda üstünlükleri, kendisi hakkında zan edilenlerden daha çoktu.”
İbn-üs-Sem’ânî ( radıyallahü anh ) şöyle anlatıyor: “Ebû Ali el-Fârikî hazretleri, Mühezzeb ve Şâmil kitaplarını ezberlemişti. Biz ders için huzûruna vardığımızda, “Dün gece, Mühezzeb kitabının dörtte birini, filan kimseye tekrar ettim. Ondan bir önceki gece de, filan kimseye Şâmil kitabının dörtte birini tekrar ettim” buyururdu.
Ebü’l-Hasen el-Yezdî şöyle anlatıyor: “Ben Ebû Ali el-Fârikî’nin huzûrunda Şâmil kitabını okurdum. O da beni dinlerdi. Kitabın benim okuduğum nüshasında yanlışlıkla bir mes’ele terkedilmiş yahut da aslından düşmüş olsa, ben de öyle yanlış okusam, ezberinden düzeltirdi. Birgün kendisine, “Efendim! Siz bu Şâmil kitabını ezbere biliyorsunuz (değil mi?) dedim: “Sen bana ezbere biliyorsun diyorsun” buyurdu. Bundan başka sarahaten herhangi birşey söylemedi. Fakat bununla bana, “Evet, onu ezbere biliyorum” demek istedi.
Ebû Ali el-Fârikî hazretleri, yüz yaşlarına yaklaştığı hâlde, insanların en akıllısı, hafızası en kuvvetli, en zeki’, en dikkatli ve uyanık olanı, idi. Hattâ işitme ve görme gibi hassasiyetleri ile sanki yirmi yaşlarındaki bir kimse gibi idi.
Ebû Ali Hasen bin İbrâhim el-Fârikî’nin ( radıyallahü anh ) ba’zı eserleri vardır. El-Fevâid alel-mühezzeb fî fürû’-il-fıkh bunlardandır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) El-A’lâm cild-2, sh. 178
2) Keşf-üz-zünûn cild-2, sh. 1302, 1913
3) El-bidâye ven-nihâye cild-12, sh. 206
4) Şezerât-üz-zeheb cild-4, sh. 85
5) Tabakât-üş-Şâfiiyye (Sübkî) cild-7, sh. 57
6) Tabakât-üş-Şâfiiyye (Esnevî) cild-2, sh. 256
7) Vefeyât-ül-a’yân cild-2, sh. 77
8) Mu’cem-ül-müellifîn cild-3, sh. 195
EBÛ ALİ EL-FÂRİKÎ