Cimrinin malı, kendine yâr olmaz

Hazret-i Ebu Bekir buyurdu ki: “Cimrilerin malı, yedi beladan birine uğrar.

 

 

 

Sual: Halk arasında, “cimrinin malı kendine yâr olmaz” diye bir söz vardır. Bu sözün aslı var mıdır?

 

Cevap: Cimri diye, malının zekâtını, tarlasından kaldırdığı mahsulünün uşrunu, ramazan ayında sadakayı fıtrını vermeyen, vacip olduğu hâlde kurbanını kesmeyen ve çoluk çocuğunun nafakasını kazancına göre yapmayan kimseye denir. Böyle olan kimseler hakkında hazret-i Ebu Bekir  buyuruyor ki:

 

“Cimrilerin malı, yedi beladan birine uğrar. Miras yiyen bir vârisi, malını israf eder, onu Allahü teâlânın taatinden başka yerde harcar. Veya Allahü teâlâ o cimrinin üzerine bir zalimi musallat eder ve onun malını, onu hor ve zelil ettikten sonra alır. O cimriyi bir şehvet, arzu harekete getirir ki, o şehvet ile uygunsuz işler yaparak malını telef eder. Onda bir düşünce  meydana gelir, öğünmek için bir bina yapar veya faydasız bir harabeyi tamir eder, malını onlara sarf eder. Ya da dünya afetlerinden bir afet peyda olur. Malı suda gark olur, hırsız çalar veya ona daimî bir dert erişir, malını doktorlara yedirir. Yahut da, malını bir mekânda, bir yerde saklar ve sonra da unutur.”

 

Sual: Bazı kimseler, gökten ağır, zehirden acı olan nedir diye sorular sorarak, karşısındakini mahcup etmek istemektedirler. Gerçekten böyle sorular sorulmuş mu ve bunların cevapları var mıdır?

 

Cevap: Bu tip sorular, hazret-i Ali’ye de sorulmuş. Hatta hazret-i Ali’ye daha fazlası da sorularak; “Gökten ağır, yerden geniş, denizden engin, ateşten sıcak, taştan katı, zemherirden soğuk ve zehirden acı olan nedir” diye sorulmuş. Hazret-i Ali de cevaben;

 

“Gökten ağır olan, temiz bir kimseye iftira etmektir. Yerden geniş olan; Hak, doğru olan şeydir. Denizden engin olan, kanaat eden kalbdir. Ateşten sıcak olan, zulmeden sultandır. Taştan katı olan, münafıkın kalbidir. Zemherirden soğuk olan; levm eden, kınayan kimseye ihtiyacını arz etmektir. Zehirden acı olan da, sabretmektir” buyurmuşlardır.

 

Sual: Din bilgilerinden herkes için lazım olanları öğrenmemenin, dinimiz açısından hükmü nedir?

 

Cevap: İman edilecek şeyleri ve farzlardan, haramlardan meşhur olanları, lüzumu kadar öğrenmek, her Müslümana farzdır. Bunları öğrenmemek haramdır. Bu bilgileri işitip de, öğrenmeye ehemmiyet, önem vermemek ise küfür olur, imanı giderir.


Kategori içindeki yazılar: Osman Ünlü