Âb-ı Hayat – 4000

Eğer bir mümin Peygamberimizi “aleyhisselam” çok seviyorsa, Allahü tealayı çok seviyorsa birkaç şartlar var, onları yerine yetirecek. 1. Onun sevdiklerini çok sevecek, sevmediklerini sevmeyecek 2. Her zaman her yerde onun nimetlerinden bahsedecek. Karanlığı anlatacak, aydınlığı anlatacak, Allahü tealanın nimetlerini, Hocamızın değer ve kıymetini anlatacak. 3. Her zaman her yerde ondan bahsedecek. Başka şey anlatmaya gerek … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3998

Bu hayat inişli yokuşlu bir yoldur. Acı ve tatlı günleri çoktur. Fakat bir şair demiş ki, insanın ömrü, dünyanın ömrüne nazaran, sahrada esen bir yel kadardır, bir rüzgar gibidir. Yani insanın ömrü dünyanın ömrüne göre sahrada esen bir rüzgar gibidir. Bu ömür içerisinde, benim çok tatlı günlerim geçti, çok mutlu günlerim geçti fakat ne yazık … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3996

Mübarek Hocamız buyurdular ki, evliyalar bir taşa ellerini sürseler, o elini koyduğu yerden bin sene feyz gitmez. Onun için hepimiz çok şanslıyız, çok bahtiyarız. Cevherin kıymetini bilelim, onu bir cam parçasıyla değiştirmeyelim. Mevta olduğu zaman ne okuyoruz? “Bismillahirrahmanirrahim İnna lillah ve inna ileyhi raciun“, yani “Biz Allah için yaratıldık, Allah için dünyaya geldik, sonunda yine … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3995

Abdülhakîm Efendi hazretlerinin Bayezid Camiinde vaaz verdiği sıralarda, hocaların birçoğunu Hırka-ı Şerifi açmak üzere Topkapı Sarayına çağırıyorlar. Efendi hazretleri Şakir Efendi ile beraber saraya gidiyor. Orada Padişah Vahdeddin Han da hazır bulunuyor. Padişah Hırka-ı şerifi açacağı sırada oradan bir münadi; “Seyyid Abdülhakim efendi, Seyyid Abdülhakim efendi” diye sesleniyor. “Seyyid Abdülhakim Arvasi” deyince Efendi hazretleri kalkıp … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3993

Âhir zamanda imanı kurtarmak çok zordur. İmanı korumak ateş gibidir. Tutsan elini yakar, bıraksan söner. Bir nesne ne kadar kıymetliyse onun düşmanı o kadar kavi olur, çok olur. Kâinatta imandan daha kıymetli hiçbir cevher yoktur. Çünkü o kimin elindeyse o, Cennete gidecektir. Hiçbir ibadet Cennete girmeye sebep değildir. İbadetlerin, sohbetlerin, akla ne gelirse, tamamı imanı … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3991

Allahü teala dünyayı yarattığı günden beri hiç sevmemiş ve bir gün olsun dünyaya rahmet nazarıyla bakmamıştır. Çünkü dünya sevgisi onun kullarını meşgul etmiş, Allah sevgisinden uzak tutmuş, ibadet etmelerine engel olmuştur. Onun sevgisi kalbe girince, insanlardan mutlaka Allahü tealaya karşı, Peygambere karşı, Müslümanlara karşı bir soğukluk başlar. Allahü teala ben Müslümanlığı seviyorum, Müslümanları seviyorum fakat … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3990 (Cuma’nız Mübarek Olsun)

ali zeki osmanağaoğlu Büyükler buyurdular ki; Şimdi gelirken aklımdan bir şey geçti, söylesem mi söylemesem mi. Ama söyleyeyim. Bir derdimi söyleceğim, hikaye anlatmayacağım. Elli hadi altmış, -yetmiş zor çıkar- sene sonra buradaki arkadaşlarımızdan hiçbir tanesi kalmayacak, burada hiçbirimiz kalmıyacağız. Mutlaka… Bunun şakası yok. Burada oturanların hepsi belli bir zaman sonra küllüm yok. Mübarek Hocamız buyurdular … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3988

Kalb göze tâbidir. Göz neye bakarsa kalbin yönü o tarafa döner. Ya alır veya kaybeder. Şimdi gözlerimiz hep Müslümanları görüyor. Bu büyük nimettir. Çünkü bir hadis-i şerifte: “Bir mümine sevgiyle, muhabbetle nazar edenler, herkes güneş altında âhirette yanarken onlar arşın altında gölgeleneceklerdir“. Buyuruldu. Mübarekler Hocamız “kuddise sirruh”, bir gün buyurdular ki, “insanın göğsüne şiddetli bir … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3987

Dünya, han misali, Bağlum’a geldim, çok rahat ettik. Hele bu yemekhaneden gurur duyduk, huzur duyduk. Ama ne yapalım yarın gene yolcuyuz. Şimdi ben giderken ne götüreyim buradan. Masayı götürsem olmaz, sandalyeyi götürsem olmaz, binayı götürsem zaten bırakmazlar. Ne götüreyim? İşte dünya misali bu. Mübarek Hocamız buyurdular ki; “İnsan öldüğü zaman hiçtir, ailesi, çocuğu, serveti, işi, … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3985

Bir gün mübarek Hocamız “Allah rahmet eylesin” buyurdular ki; “Kardeşim, eğer biri gelip de size Allah rızası için, katıksız ama, bir şey sorarsa, siz de hiçbir zerre menfaatiniz olmaksızın, Allah rızası için cevap verirseniz, verdiğiniz cevap da yanlışsa, yani cenab-ı Hakkın takdir ettiğinden başka bir şekilde, başka bir sebep söylediyseniz. Allahü teala bu ihlâs sebebiyle … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3983 (Cuma’nız Mübarek Olsun)

ali zeki osmanağaoğlu Büyükler buyurdular ki; Bir genç vefat etmiş. Hesabı görülmüş, günah çok ama sevap az. Buna melekler kelepçeyi takmışlar; bu günahın karşılığı olarak seni Cehenneme götüreceğiz diyorlar. Onu sürükleyerek Cehenneme götürürken cenab-ı Hak Cebrail aleyhisselama emir veriyor. Ona önce dört sual sorun bakalım. Bu suallere vereceği cevaplara göre muamele görecek, buyuruyor.1- Dünyadayken herhangi bir Ehl-i … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3982

Mübarek Hocamız bir gün buyurdular ki; “Kardeşim, Abdülhakîm Efendi hazretlerinin elinin değdiği yerden bin sene feyz gitmez. Elhamdülillah efendim, bu el Abdülhakîm efendi hazretlerinin eline değdi ve onun elini öptü. Bu elde feyz vardır” buyurdular. Mesela hanım anne Efendi hazretlerinin elini çok öpmüştür, çok sohbette bulunmuştur. Hanımanne küçük çocukken Abdülhakîm Efendi hazretleri onu yanına çağırmış. … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3980

Birgün Eshâb-ı kiramdan birkaç kişi Resûlullah efendimizi “aleyhissalatü vesselam” ziyaret etmeye çıkıyorlar. Bu hadiseyi Eshâb-ı kiram’dan Habbab bin Ered “radyallahü anh” rivayet ediyor. Bu rivayet Kütübü Sitte’de var. Mübarek, Kâbe’nin gölgesinde yalnız başına düşünceli bir şekilde oturmuş, tefekkür ediyor. Yanına vardık, selam verdik. Biz de oturduk ve dedik ki, ya Resûlallah “aleyhissalatü vesselam”, bu müşrikler … Devamını oku