Âb-ı Hayat – 4063

Arkadaş elli sene sonra, Allah bilir ama, hadi küçükleri de görüyorum, yetmiş sene sonra burada gördüklerimizin hiçbirisi yok. Yetmiş sene evvel de yoktu. Ama yetmiş sene sonra da burada hiç kimse kalmayacak. Arkadaşlar, hepimiz âhırete gidiyoruz. Şu anda biz burada oturuyoruz, aynı trende oturur gibi, ama tren gidiyor. Biz oturuyoruz ama dünya dönüyor, nefesler tükeniyor. … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4062

Bir hadis-i şerif var, Peygamberimiz buyuruyorlar ki “aleyhissalatü vesselam”; İki müslüman bir müslüman için şahit olsalar ki, bu iyi bir müslümandır, Allahü teala bu iki müslümanın şehadeti ile bunu Cennete koyuyor. Bunların hepsi güzel şeyler, hep bunlar kaynaşmayı, hep bunlar affetmeyi sağlıyor. Kin yok, intikam yok, kan davası yok. Peki efendim nasıl yapacağız bunu; git … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4060 (Cuma’nız Mübarek Olsun)

ali zeki osmanağaoğlu Büyükler buyurdular ki; İnşallah âhirette de beraber oluruz. Elhamdülillah, Kadir Gecesi geliyor. Ramezân-ı şerif geliyor dedik, geldi ve gidiyor. Kadir Gecesi, yalnız bu ümmete mahsus olarak, Allahü tealanın bir lütfu ve ihsanıdır. Bundan önceki ümmetlerde yoktu. Hatta Ramezân-ı şerif de öyle. Otuz gün oruç da yoktu. Hazret-i Ali ‘radıyallahü anh’ öyle buyuruyor; … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4058

İnşallah bu Ramazan-ı şerifte günahlarımız afv olunur. Hizmetlerimiz güzel olur. Sağlıkla, sıhhatle ve âfiyetle inşallah hakiki bayramı yaparız. Bir gün Mübarek Hocamız Kuleli Askeri Lisesi’nde buyurdular ki; Efendim, her bayram kıymetine göre, o kadar gün sürer. Mesela, Ramazan Bayramı üç gün, Kurban Bayramı ise dört gün sürüyor. Efendim, bu öyle bir bayram ki, tam otuz … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4057

Bu ay dargınlar barışacak, herkes birbirini ziyaret edecek. Bu ayda çok az bir iyilik yapan, başka aylarda farz yapmış gibi ecir alır. Bir farz yapan yetmiş farz sevabı alır. Dolayısıyla, bu ay bir fırsat ayıdır, her gecesi ve saniyesi çok kıymetlidir. Cenab-ı Peygamber “aleyhissalatü vesselam” buyuruyor ki; Oruç, Allah’ın emridir, farzdır, ben bunun sevabına kavuşmak … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4055

Ramezan ne demek. Yanmak demek. O ay oruç tutanların, tövbe edenlerin günahlarını yakıyor. Bu ayda yine her tarafta hayır, hasenat, bolluk bereket. Çünki, böyle müjde var. Cenab-ı Peygamber “aleyhissalatü vesselam” yine buyuruyor ki; Bu ay sabır ayıdır. Kim sabrederse Allahü teala Cennet nasib edecek. Eğer, bu ay patronlar, işverenler, oruç tutanlara kolaylık verirse azabtan korur. … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4054

Mübârek Hocamız, börek gibi ekmek nev’inden şeyleri el ile yerlerdi. Mübârekler, akşam iftarlarını açar açmaz “Neveytü savme gaden” diyerek ertesi günkü oruca niyyet ederlerdi. İftar sofrasında dâimâ şu şeklde duâ ederlerdi; Yâ Rabbî, Ramezân-ı şerifde afv ve mağfiret eylediğin kulların meyanına dâhil eyle. Ramezân-ı şerîfin şefâ’atine nâil eyle. Şaban-ı şerifin son günü Peygamber efendimizin bir hutbesi var, … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4052

Bir gün Mübarek Hocamızla ‘kuddise sirruh’ beraber, Allah rahmet eylesin, Abdülhakim abinin kayınpederi Elmas Keten dedenin evine, bayram ziyaretine gittik. Şekerlik içinde şeker getirdi. Ben de tabii şeker dağıtayım diye yerimden fırladım. Şekerliği aldım, dağıtacağım, halının ucuna ayağım takılmış, şekerlik bir tarafa, ben bir tarafa, yere kapaklandım. Mübarekler orada, misafirler var, ben yerde dümdüz.. Öyle … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4050

Allah şefaatlerine nail eylesin, bir gün Mübarek Hocamız anlattılar; Bir gün Abdülhakîm Efendi hazretlerine gittim. Efendi hazretleri buyurdular ki; Hilmi, ben bu gece hastalandım, çok hasta oldum. Ama ilaç başımın ucundaydı. Mektûbâtı aldım, göğsüme koydum, böyle yattım, sabaha kadar hiçbir şeyim kalmadı. Tam İlmihal Se’âdet-i Ebediyye var, Mektûbât var. Başın mı ağrıyor, koy başının altına. … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4049

Biz birgün Hindistan’dan döndük, Mübarek Hocamız “rahmetullahi aleyh” kapıyı açtılar. Kapıda, selamün aleyküm, aleyküm selam. Buyurdular ki; Hindistan’da gök ne renk? Mavi efendim, dedim. Buyurdular ki; Ya kardeşim, burada da mavi. Dünyanın neresine giderseniz gidin, gökün rengi mavidir. Eğer sevginiz varsa, sevginin sınırı yoktur, her zaman bizimle berabersiniz. Sevginiz, irtibatınız, bağlılığınız yoksa, burnumuzun dibinde olsanız, … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4047

İhlâs elde etmenin, ihlâsı düzeltmenin bir tek yolu vardır; o da sohbettir. Sohbet demek, illa bir şeyler dinlemek, bir şeyler öğrenmek demek değildir. Sohbet; beraber olmak demektir. Sohbetin esası kalb ilmidir, beyin ilmi değildir. Bilgi akıtmak değil, feyz akıtmaktır. Feyz, kalpten kalbe intikal eder. Konuşmakla değil, sevgi ve muhabbetle akar. Büyüklerin, Allah adamlarının isimleri anıldığı … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4045

Bir kabrin başına gittiğiniz zaman, birleşik kaplar usûlü eğer gelenin derecesi yüksekse, kabirdekine feyz verir. Eğer kabirdekinin derecesi yüksekse, gelene feyz verir. Mutlaka akım olur, kanun böyledir. Mesela şimdi, burada hep beraberiz, arkadaşlarımızın arasında anlaşılamayacak, anlatılamayacak derecede bir feyz akımı vardır. Çünki birleşik kaplar usûlü olarak, herkesin kalbindeki ihlâs, yanındakinden fazlaysa ona, öbürkünden ona, sohbetin … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4044

Mübarek Hocamız buyurdular ki; Allahü teala kullarına iki ibadetin sevabını bildirmemiştir. Birisi, Ramezân-ı şerif oruçlarının sevabı, biri de yemek yedirmek sevabı. Bunların Allah katında sevabını yalnız kendisi bilir. Diğer ibadetlerin ne kadar sevapları olduğu kitaplarda açıklanmıştır. Ama yemek yedirmenin yoktur. Onun için, mü’minler mümkün mertebe bir çay için de olsa, bir kahve için de olsa, … Devamını oku