Âb-ı Hayat – 4247

Mübarek Hocamız “Allah rahmet eylesin” bir gün sohbetlerinde; muvaffakiyet nedir kardeşim Muvaffakiyet, dünyadaki başarılar değildir. Onu Fransızlar da Amerikalılar da yapıyor. Muvaffakiyet, öldükten sonraki başarıdır. Bu da imana ve ihlâsa bağlıdır. Onun için akıllı bir tüccar, ölümden sonraya yatırım yapar. Bu da hâlis bir niyetle olur, buyurmuşlardı. İşte böyle iyi bir niyetle bütün dünyalıklar âhiret … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4246

Bugüne kadar her şey söylendi. Zaten Mübarek Hocamızın ömrü boyunca binlerce çiçekten toplayarak hazırladığı Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye kitâbı var. Bunu okuyan, âlim olur. Hele içindekileri yapan, evliya olur. Bir insanın bundan başka neye ihtiyacı olur? Ben İlmihâli yirmi defa okudum, her okuyuşta yeni şeyler öğreniyorum, buyurdular. Bir defasında bir arkadaşa, siz İlmihâli kaç defa … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4244

Mübarek Hocamız “Allah rahmet eylesin” buyurdular ki; Ben Abdülhakîm Efendi hazretlerini görmeseydim, ya kördüm veya şaşıydım. Kördüm, küfür içindeydim. Şaşıydım, bid’at ehliydim. Başka çare yok. Ama bakın nereden alıp, nereye götürüyorlar. Allahü teala gafletten korusun. Kavuştuğumuz nimetleri sık sık hatırlamak, tekrarlamak nasip etsin. Çünki cenab-ı Hak; şükr ederseniz, nimetlerimi arttırırım, buyuruyor. Onu ne kadar sık hatırlarsak, anlatırsak, … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4242 (Cuma’nız Mübarek Olsun)

ali zeki osmanağaoğlu Büyükler buyurdular ki; Hata, kusur görme zamanı değildir. Geçenlerde bizim hanım; bazı arkadaşlar çok seviliyor, bazıları da çok mübarek oldukları halde, maalesef pek sevilmiyor. Hikmeti nedir, dedi. Sevilenlerden birine örnek verebilir misin, dedim. Mesela sen. Herkes seni çok seviyor, dedi. Bunun sebebi şudur, dedim. Seversen sevilirsin. Arkadaşlarımıza aşk mertebesinde muhabbet besliyorum. Neden? … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4240

Allahü tealanın indinde en makbul ibadet, onun kullarını sevindirmektir. Bunu defalarca söylesek yeridir. Peki, bunun tersi nedir? Allah muhafaza etsin. Küfürden sonra en kötü günah, ne cins olursa olsun, mü’minin kalbini kırmaktır. Onun için, mü’mini görünce, onun kalbini düşünerek Kâbe’ye nasıl edeple girilirse, o şekilde hareket etmelidir. Kâbe deyince aklıma bir hatıra geldi. Bir kaç … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4239

Mızraklı İlmihâlde; Besmelesiz yenilen yemek, insan vücudunda maraz, hastalık yapar, buyuruluyor. Mübarek Hocamız “rahmetullahi aleyh” buyurdular ki; Şeytanın giremeyeceği şekil yoktur. Mikrop şekline de girebilir. Dolayısıyla, besmelesiz yemek yenilince, şeytan mikrop şeklinde insanın vücuduna girer ve doktorların teşhis edemeyeceği hastalıklara sebep olabilir. Ama besmele çekilmişse, şeytana müsaade edilmez. Besmeleyle başlayan iş, her ne olursa olsun, … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4237

Bir müslüman varmış, hastalandı mı doktora gitmezmiş. Ne yaparmış? Bir komşusu varmış, o komşusuna gidermiş. Komşu, bana biraz ekmek ver, dermiş. O da bir dilim ekmek verirmiş. Buna sormuşlar, sen hastalanınca böyle ne yapıyorsun, demişler. Hazret-i Peygamberin “aleyhissalatü vesselam” hadis-i şerifi var. Cömerdin ekmeğinde şifa vardır, hasîsin suyunda zehir vardır. Velhasıl, dinin aslı inanmaktır, bilmek değil. Herkes … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4236

Şurası muhakkak ki, ömrümüzden bir gün daha gitti. Artık bugünü bir daha bulamayız. Hele dün zaten hiç yok. Onun için mü’min, fırsatı iyi değerlendirendir. Bu hayat bir fırsattır. Bugünler bir fırsattır. Konuşabiliyoruz, dinleyebiliyoruz, görebiliyoruz, bunlardan çok mahrum insanlar var. İnşallah tekrar bir araya geliriz. Çünki bir hadis-i şerif var. Cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ buyuruyor ki; Nasıl … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4234

Cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ buyuruyor ki; Benim ümmetim yetmişüç fırkaya ayrılacak, yetmişikisi Cehenneme gidecek. Neden? Kur’ân-ı kerîme yanlış mana verdikleri için. Kendi anladıklarını millete bildirdikleri için, bu yetmişiki bozuk fırka Cehenneme gidecektir. Bir tanesi kurtulacak. O kim ya Resûlallah? Bana ve Eshâbıma tâbi olanlar. Mübarek yalnız bana demiyor. Bana ve Eshâbıma tâbi olanlar, buyuruyor. Eshâb-ı kiram, Onların talebesi. Mübarek Hocamız anlatırken onlardan nakl … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4231

Cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ buyuruyor ki; Hayrunnas men teallemel Kur’âne ve alleme hu. İnsanların hayırlısı, insanların faydalısı, Kur’ân-ı kerim öğrenen ve öğretendir. Kur’ân-ı kerîmin bizim için, müslümanlar için gelme sebeplerinden biri; bunu yap, bunu yapma; böyle yaşa, böyle yaşama, bunun için. Yani içindeki ilimlerdir. İşte, hayrunnas. İnsanların hayırlısı. Men teallemel Kur’ân. Kur’ân-ı kerîmin ilimlerini bilen ve. Ve … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4230

Dünya fani, bugün var yarın yok. Ama yaptığımız işler, yaptığımız hizmetler veya yaptığımız hezimetler, karşımıza mutlaka çıkacaktır. Dolayısı ile biz hep hizmet yapmak, hep hayırlı işler yapmak istiyoruz. Bunu nasıl başarabiliriz? Kendi kendimize asla ve kat’iyyen. Çünkü gene Hazret-i Peygamber “aleyhissalatü vesselam” buyuruyor ki; Din-ül mer’i din-ül halilihi. İnsanın dini arkadaşının dini gibidir, dostunun dini gibidir. Dünyadayken … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4228 (Cuma’nız Mübarek Olsun)

ali zeki osmanağaoğlu Büyükler buyurdular ki; Mübarek Hocamız anlatıyorlar. Bir gece yatağa yattım. Öldüğümü düşündüm. Şimdi bana ne yaparlar dedim. Yıkarlar, kefene sararlar, tabuta koyarlar, cenaze namazımı kılarlar, kabre koyarlar. Kabre koyar koymaz orada ne kadar canlı, aneorabik bakteri vs varsa bana saldırırlar. Bu haldeyken şunu düşündüm. Kabre konulan birisi, ister imanlı olsun isterse imansız … Devamını oku