Âb-ı Hayat – 4267

Cenab-ı Peygamber “aleyhissalatü vesselam” buyuruyor ki, Kün fid-dünya keenneke garîbün ev âbiru sebil ve udde nefseke min eshâbil kubûr. Bu dünyada garip gibi yaşa, yolcu gibi ol ve kendini ölmüş kabul et! Neden? Bir gün mutlaka öleceksin. Öldükten sonra pişmanlık fayda vermeyecek, ah demek, yandım demek fayda vermeyecek. Şimdiden ona hazırlanmakta fayda var. Allahü teala hepimize din ve … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4265

Mübarek Hocamız “rahmetullahi aleyh” buyurdular ki; Ehl-i sünnet itikadını anlatan kitapları yaymak, anlatmak için gidenlerin ayaklarının altına melekler kanatlarını döşerler. Peygamberimiz sallallahü aleyhi vesellem buyuruyorlar ki; Bir talebe dinine ait bir mesele öğrenmek için evinden çıksa, hocasının evine kadar yürüse, bu şerefli kul benim üzerime bassın diye, melekler kanatlarını bunun ayaklarının altına döşer. Havadaki bütün kuşlar, … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4264

Mübarek Hocamız ile bir gün arabada beraberdik, buyurdular ki; kardeşim, eğer Allahü teâlâ bu hizmetlerden dolayı bize bir nimet nasib ederse, ihsan ederse, verirse kardeşim, Rabbime diyeceğim ki; Ya Rabbi, benim dünyada din kardeşlerim vardı, onlarla ben bu hizmetleri yaptım. Onları da isterim. Efendim, hep beraber Cennete gidelim, hep beraber, hep beraber. Hocamıza dedim ki; … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4262

Bir mümine yapılacak en büyük iyilik, onun Ehl-i sünnet vel cemaat itikadında olmasıdır. Çünkü o itikad, o iman, onun hem dünyası içindir, hem âhireti içindir. İmanı olan dünyada sıkıntı çeker, âhirette rahat eder diye bir şey yok. Çünkü müminin her hali ibadettir, her hali sevabdır. Mesela sıkıntı çekiyor. Ne yapar? Sabr eder, sabrın sevabını alır. … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4261

Mübarek Hocamızın “Allah rahmet eylesin” vefalı hallerine bakın. Bursa’da yamaçta su deposu varmış. Bir gün istirahat etmek için oradaki su deposuna gitmişler. Oradaki su deposundaki bekçi, İbrahim Ağa, çaydanlığı koymuş, bir çay yapmış, Mübarek Hocamıza bir çay vermiş. Arkadaş yani, herhalde kırk yıldır Mübarekler o İbrahim Aka’nın rûhuna Fatiha okuyorlar. Niye? Bana bir bardak çay … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4259

Cenab-ı Hakka hamdolsun, sahipsiz değiliz. Sahibimiz var, ipimiz var. Bir yere kaçamayız. Çünkü uzaklaşmak istersek boğuluruz, Allah korusun. Kement derler buna. Kement demek, ucu halkalı, fakat ip uzaklaştığı zaman daralıyor halka, boğuluyorsun, o zaman tekrar geri geliyorsun. Allaha şükür ki halka var. Biz kaçamayız, bırakmazlar bizi. Ne şans birader yahu. Allah. Tabii milletin ağzında, milletin … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4258

Adamın birisi, çok sinirlendiği zaman bir altın verirmiş. Parasız kalan, adama geliyor bir şeyler söylüyor, tamam, al diyor. Tamam o da iyi. Böyle böyle iyi de. En sonunda hanımına gitmişler. Anne demişler, ya senin efendi hiç kızmaz mı? Sus demiş, onun, öfkesinden yanına varılmaz. Peki nasıl anlıyorsun onun kızdığını demişler. Demiş, ya baklava getirir, ya … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4256 (Cuma’nız Mübarek Olsun)

ali zeki osmanağaoğlu Büyükler buyurdular ki; Bir gün Mübârek Hocamız ile bayram sohbetine gitmiştik. Hadîs-i kudsî okudular orada, cenâb-ı Hak hadîs-i kudsîde öyle buyuruyor ; Azamet ve Kibriya benim hakkımdır, kim bana bunda ortak olmaya kalkarsa, hiç acımam yakarım, buyuruyor. Allah muhafaza etsin. Bu büyükleri tanımak neşenin tam ortası. Allah hepinizi ve hepimizi neşeden ayırmasın. Âmin. Mübârek … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4255

Mübârek Hocamız buyurdular ki; insanlar üç sınıftır. Biri, hayvan gibidir. Peki onların özelliği ne? Benimki de benim, seninki de benim. Tavuk önündeki yemi yemiyor, karşıdakini yiyor. Köpekler, afedersiniz, kemik toplarlar, gömerler. Bir tane daha bulurlar, başka yere gömerler, bir tane daha bulur başka yere gömerler. Bu sefer nereye gömdüklerini unuturlar. Aç gözlüdürler çünkü. Hayvan sınıfı, … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4253

Hocamızın hayatta en hassas oldukları şey: 1- Uydurukça kelimeye dehşet karşıydılar, refüze diyorlar ya hani, ret. Allah muhafaza etsin. Fransızca kullanın buyurdular, İngilizce olur, ama uydurukça olmaz. 2- Saygı ve edebe son derece riayet ediyorlardı. Bir bayram günü Hasan Saçan abinin evine sohbete gittik. Mübarekler feyzden bahsettiler. Büyüklerin kalbinden feyz gelir efendim, evliyanın kabrinden feyz … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4252

Bu Sarıyer’deki yeri almadan önce, orada Osman Nuri abinin kiraladığı bir ev vardı. Pazar günleri oraya gidiyoruz. Orada biraz manzara, deniz… Dar ama gönüller ferah. Orada çok güzel sohbetler oldu. Osman abi de o gün komşuya tembih etmiş. Efendim demiş, çok kıymetli, değerli misafirlerim gelecek, ne olur, çamaşır sermeseniz. Çünkü bu pencereden, tam evin önünden … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4250

Hocamız “Allah rahmet eylesin” buyurdular ki; Abdülhakîm Efendi Hazretlerine bir zat soruyor. İmâm-ı Rabbani Hazretleri mi büyüktür yoksa Abdülkadir Geylani Hazretleri mi? Abdülhakîm Efendi Hazretleri iki saat o kişiye Abdülkadir Geylani Hazretlerini anlatıyor. İkindi ezanı okunuyor ve Abdülhakîm Efendi Hazretleri nemaza kalkmak için doğruluyor ve buyuruyor ki; ben İmâm-ı Rabbani Hazretlerinin âşıkıyım. İmâm-ı Rabbani Hazretlerinin … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4249 (Cuma’nız Mübarek Olsun)

ali zeki osmanağaoğlu Büyükler buyurdular ki; Mektûbat’ta İmam-ı Rabbani hazretleri “kuddise sirruh” buyuruyor ki; Allahü tealanın en büyük nimeti, ona kavuşturan yolu bilen bir mürşidi tanıtmasıdır. Çünkü ona kavuşmak rehbersiz olmaz. Allahü teala; Gizli bir hazine idim, tanınmayı istedim. Peygamber Efendimiz için de; Seni yaratmasaydım hiç birşey yaratmazdım, buyuruyor. Âdem aleyhisselamı Muhammed aleyhisselam hürmetine afv etti. Cereyan, hata kabul … Devamını oku