Âb-ı Hayat – 3851

Hazret-i Ömer’in oğlu Abdullah “radıyallahü anh” bir gün deveyle, arkadaşlarıyla birlikte bir yere gidiyorlardı. Birden deveden indi, orada bir köylüyü buldu, yanına aldı, gel dedi, sen deveye bin, deveyi ben yürüteceğim. Yani o köylüyü deveye bindirdi. Diğer arkadaşları, Eshab-ı kiram da, tamam da bu kadarı da fazla yani. Hani para ver, bir şey ver, ama … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3849

Peygamber efendimiz buyuruyorlar ki, “aleyhissalatü vesselam”, “Evlenen ve evlendiren Allahın dostudur.” Bu üç arkadaş bugün Allahın dostu olmaya ilk adımlarını attılar. Yeter ki bu dostluk, Allah dostluğu “celle celalühü” ölünceye kadar devam etsin ve hiç bozulmasın. Cenab-ı Peygamber “aleyhissalatü vesselam” buyuruyorlar ki, “İnsanın üç babası vardır: Biri, dünyaya gelmesine sebep olan babası. İkincisi, kızını veren, göz bebeğini veren, … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3847

Efendim, Cenab-ı Hakka hamdolsun, bugün Hocamızın kabirlerini ziyaret ettik, geldik buraya. Allahü teala şefaatlerine nail eylesin. İnşaallah dünyada bize hoş geldiniz kardeşim buyurdukları gibi, âhirete gittiğimiz zaman da bize bir hoş geldin deseler yeter. Geri kalanı boşver. Birgün Mübarek Hocamız “Allahü teala şefaatlerine nail eylesin”, “kuddise sirruh”, buyurdular ki; kardeşim, ben evlendiğim zaman, Abdülhakîm Efendi … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3845

Büyükler buyurdular ki; Mübarek Hocamız buyurdular ki, iyilik zor bulaşır, kötülük çabuk bulaşır. Çünkü insanın nefsi kötü olduğu için, kötülük çabuk yayılır, buyurdular. Dolayısıyla islamiyetin başlangıcında kabir ziyareti yasaktı. Çünkü babalar, dedeler o zaman kâfir olduğu için, Mübarekler buyurdular ki, kafire feyz gitmez. Eshab-ı kiram feyz menbaıydılar. Fakat onlardan kâfirlere feyz gitmez. Onlar kapalı. Ama … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3842

Sevgi olmazsa hiçbir şey olmaz. Biz teyp değiliz ki, beynimize dolduralım da, ondan sonra onu satalım. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyorlar ki; ilimden maksat, hallenmektir. Onu yemektir, içmektir. İki üç talebe hocalarına gitmişler. Hocam, aynı kitabı biz de okuyoruz, siz de okuyorsunuz. Hani biz de Se’âdet-i Ebediyye okuyoruz, siz de Se’âdet-i Ebediyye okuyorsunuz. Ama sizin bir … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3841

Bugün bir mail aldım. Diyor ki; Enver abi, hepimiz sana dua etmek mecburiyetindeyiz. Çünkü siz Hocamızın âilesine ve kızına hizmet ediyorsunuz. Bu, hepimize düşen bir görev. Fakat siz bizim yerimize ifa ediyorsunuz, mecburuz size dua etmeye, diye yazmış. Akıllı çocuk. Çünkü evlada yapılan babaya yapılmıştır. Hele hele Abdülhakîm Efendi hazretlerinin gözbebeği hanımannemiz… Hanımanne anlattı; Ben … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3839

Abdülhakîm Efendi hazretleri ‘kuddise sirruh’ buyurmuşlar ki; Mü’minin alâmeti, güler yüzlü olmaktır. Müşrikin, münafığın alâmeti, asık surat, çatık kaştır. Allah korusun, sakın ha! Müslümanın tarifi, güler yüzlü, tatlı sözlüdür. Müslümanın konuşmasından hiç kimse sıkıntı çekmez. Neden? Çünki güzel yüzlüdür, tatlı söyler. Çünki simasına doyamaz. Neden? Güler yüzlü. Abdülhakim-i Arvasi hazretlerinin vasiyetnamesi var. Vasiyetnamesinde en son … Devamını oku

Kimse kimsenin rızkını yiyemez

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:Çok kazanmak rızkı artırmadığı gibi, çok kaybetmek de rızkı azaltmaz. Daha çocuk, anne karnındayken, Cebrail aleyhisselam ona der ki:(Sen hiç endişe etme! Allahü teâlâ yiyeceğin rızıkların hepsinin üstüne senin ismini yazdı. Rızık, ezelde takdir edilmiştir. Senin ne zaman, nerede öleceğin bildirilmiştir. O bir an ileri gitmez, geri de kalmaz.) İnsan rızkını … Devamını oku

Dini yenilemek gerekir mi?

Sual: Bazıları, (Her asırda bir âlim çıkar, dini yeniler) hadisinin, dinde reformun gerektiğini gösterdiğini söylüyorlar. Her asırda gelen âlim, dinin neyini yeniler? CEVAP Reform, Fransızca bir kelimedir. Yeniden şekil verme, eski haline döndürme, bozuklukları, kötülükleri düzeltmek için yapılan ıslahat demektir. Bu manalara göre dinde reform üçe ayrılır: 1- Cahiller ve din düşmanları tarafından müslümanlar arasına … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3836 (Cuma’nız Mübarek Olsun Efendim)

Allahü tealaya emanet olunuz efendim ali zeki osmanağaoğlu Büyükler buyurdular ki; Peygamberimize ‘aleyhissalatü vesselam’ geldiler. Ya Resûlallah, insanlar vefat ettiği zaman kabirde ne soracaklar, dediler. İmandan soracaklar ama, dört tane sual var. Nedir? Kim kime bir emanet verirse, onu soracaktır. İşte kullar kabre girdiği zaman, dört tane soru sorulacak. Bir, ben seni sapasağlam yarattım. Elin … Devamını oku