Âb-ı Hayat – 4054

Mübârek Hocamız, börek gibi ekmek nev’inden şeyleri el ile yerlerdi. Mübârekler, akşam iftarlarını açar açmaz “Neveytü savme gaden” diyerek ertesi günkü oruca niyyet ederlerdi. İftar sofrasında dâimâ şu şeklde duâ ederlerdi; Yâ Rabbî, Ramezân-ı şerifde afv ve mağfiret eylediğin kulların meyanına dâhil eyle. Ramezân-ı şerîfin şefâ’atine nâil eyle. Şaban-ı şerifin son günü Peygamber efendimizin bir hutbesi var, … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4052

Bir gün Mübarek Hocamızla ‘kuddise sirruh’ beraber, Allah rahmet eylesin, Abdülhakim abinin kayınpederi Elmas Keten dedenin evine, bayram ziyaretine gittik. Şekerlik içinde şeker getirdi. Ben de tabii şeker dağıtayım diye yerimden fırladım. Şekerliği aldım, dağıtacağım, halının ucuna ayağım takılmış, şekerlik bir tarafa, ben bir tarafa, yere kapaklandım. Mübarekler orada, misafirler var, ben yerde dümdüz.. Öyle … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4050

Allah şefaatlerine nail eylesin, bir gün Mübarek Hocamız anlattılar; Bir gün Abdülhakîm Efendi hazretlerine gittim. Efendi hazretleri buyurdular ki; Hilmi, ben bu gece hastalandım, çok hasta oldum. Ama ilaç başımın ucundaydı. Mektûbâtı aldım, göğsüme koydum, böyle yattım, sabaha kadar hiçbir şeyim kalmadı. Tam İlmihal Se’âdet-i Ebediyye var, Mektûbât var. Başın mı ağrıyor, koy başının altına. … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4049

Biz birgün Hindistan’dan döndük, Mübarek Hocamız “rahmetullahi aleyh” kapıyı açtılar. Kapıda, selamün aleyküm, aleyküm selam. Buyurdular ki; Hindistan’da gök ne renk? Mavi efendim, dedim. Buyurdular ki; Ya kardeşim, burada da mavi. Dünyanın neresine giderseniz gidin, gökün rengi mavidir. Eğer sevginiz varsa, sevginin sınırı yoktur, her zaman bizimle berabersiniz. Sevginiz, irtibatınız, bağlılığınız yoksa, burnumuzun dibinde olsanız, … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4047

İhlâs elde etmenin, ihlâsı düzeltmenin bir tek yolu vardır; o da sohbettir. Sohbet demek, illa bir şeyler dinlemek, bir şeyler öğrenmek demek değildir. Sohbet; beraber olmak demektir. Sohbetin esası kalb ilmidir, beyin ilmi değildir. Bilgi akıtmak değil, feyz akıtmaktır. Feyz, kalpten kalbe intikal eder. Konuşmakla değil, sevgi ve muhabbetle akar. Büyüklerin, Allah adamlarının isimleri anıldığı … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4045

Bir kabrin başına gittiğiniz zaman, birleşik kaplar usûlü eğer gelenin derecesi yüksekse, kabirdekine feyz verir. Eğer kabirdekinin derecesi yüksekse, gelene feyz verir. Mutlaka akım olur, kanun böyledir. Mesela şimdi, burada hep beraberiz, arkadaşlarımızın arasında anlaşılamayacak, anlatılamayacak derecede bir feyz akımı vardır. Çünki birleşik kaplar usûlü olarak, herkesin kalbindeki ihlâs, yanındakinden fazlaysa ona, öbürkünden ona, sohbetin … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4044

Mübarek Hocamız buyurdular ki; Allahü teala kullarına iki ibadetin sevabını bildirmemiştir. Birisi, Ramezân-ı şerif oruçlarının sevabı, biri de yemek yedirmek sevabı. Bunların Allah katında sevabını yalnız kendisi bilir. Diğer ibadetlerin ne kadar sevapları olduğu kitaplarda açıklanmıştır. Ama yemek yedirmenin yoktur. Onun için, mü’minler mümkün mertebe bir çay için de olsa, bir kahve için de olsa, … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4042

İnsan sevdiği ile beraber olacaktır. Cenab-ı Hak bize sevdiklerine kavuşmayı ve sevdikleriyle beraber olmamızı nasib etsin inşallah. İmam-ı Rabbani hazretleri Mektûbat’ta buyuruyorlar ki, eğer Allahü teala bir kuluna sevdiği bir kulunu tanıştırdıysa, Allahü teala sevdiği bir kulunu bir kuluna sevdirdiyse, ona her şeyi vermiştir. Hiç bir şeyi noksan bırakmamıştır. Hocamız buyurmuştu ki; “Ehl-i sünnet itikadı … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4040

Ramezan-ı şerif insanları çok mahzunlaştırıyor. Böyle biraz da gücünü kuvvetini alıyor, halsiz bırakıyor. Dün gece sahura kadar hiç uyuyamadım. Mübarek Hocamız da bazen; “Bu gece hiç uyuyamadım kardeşim, aklım şuna takıldı” buyururlardı ve kalkarlardı sabah namazından sonra, akıllarına ne takılmışsa, yazıyorlar, yazıyorlar, sonra bizi çağırıyorlar, okuyorlar, ne anladınız buyuruyorlardı. Efendim tamam, çok güzel. Allah razı … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4039 (Cuma’nız Mübarek Olsun)

ali zeki osmanağaoğlu Büyükler buyurdular ki; Ramezan-ı şerifiniz mübarek olsun. Allahü teala bu ayın kıymetini bilenlerden eylesin. Birisi bana Farisi olarak bir şiir yazmış. Demiş ki şiirde, eğer bütün taşlar pırlanta olsa idi onun ne kıymeti kalırdı. Eğer bütün madenler altın olsa idi altının kıymeti kalır mı idi. Eğer bütün aylar Ramezan olsa idi Ramezan’ın … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4037

Allahü teala çok Ramazan’ları idrak etmemizi nasib etsin. İki arkadaş varmış, biri şehit düşmüş, diğeri de birkaç sene sonra veya bir sene sonra vefat etmiş. O, sonra vefat eden adam, önce şehit düşenden daha çok derecelere kavuşmuş, daha büyük makamlar elde etmiş. Demişler ki; Allah Allah, bu nasıl olur. Cevap: bunun üzerinden altıbin rekat namaz … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4036

Mübârek Hocamız “Allah rahmet eylesin”, Kuleli Askeri Lisesi’nde buyurdular ki; Efendim, Ramazan bayramı üç gün değil, tam otuz gün. Ramazan-ı şerîfin her günü bayram efendim, buyurdular. Çünkü her gün binlerce, on binlerce, yüz binlerce müslüman affa uğruyor, Cennete gidiyor. Bu bir. İki, Ramazan-ı şerîfte mümin kâfir, müslüman mürted ne varsa, hiç kimseye azab yok. Bir … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4034

Öyle adamlar gördüm, üstünde elbisesi yok, öyle elbiseler gördüm içinde adam yok. Para her şeyi yapar diyen adam, para için her şeyi yapan adamdır. İstediğiniz bazı şeylere sahip olamamak, mutluluğun bir parçasıdır. Söz kalpten çıkarsa kalbe kadar gider, dilden çıkarsa kulağı aşamaz. Doğarken sen ağladın çevrendekiler güldü, öyle bir hayat yaşa ki öldükten sonra çevrendekiler … Devamını oku