Âb-ı Hayat – 3957

Cenâb-ı Peygamber “aleyhissalâtü vesselâm” buyuruyor ki: “Üç kişinin Cennete gireceğine ben kefilim. Birincisi, her namazdan sonra 11 İhlâs-ı şerîf okuyan. Hani günde bari bir defa okusa, o da iyi. İkincisi, üzerinde hiç kul hakkı olmayan. Üçüncüsü, katilini affeden. Demiyor ki, şu veya bu sıkıntıyı veren. Katilini affeden diyor. Hazret-i Ali “kerremallahü vecheh” şehid olurken ilk sözü, ben katilimi affettim. … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3954

Mübarek Hocamız haftalık okunanları gönderirlerken, dua ederlerken, saydıkları isimler çoğu zaman bir saati bulurdu. Kendilerine bir bardak çay vermiş olan İbrahim efendiyi bile unutmazlardı. O sırada bir arkadaşımız Hocamıza; Efendim, kâffe-i ehli iman ervahı için denilse, bu okunanlar onlara gider mi, diye sormuş. Hocamız buyurmuşlar ki; Gider efendim. Öyle dendiği zaman da hepsine gider. Fakat … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3952

Niye bir şeye kavuşamıyoruz diye düşünenler, İslamiyete ne kadar uyduklarına baksınlar. Allahü tealayı unutarak alınan her nefes, günah yazılır. Hocamız birgün kitapevine teşrif ettiler. Sohbet esnasında; içinizde en günahkâr kim diye sordular. Yaşı en fazla olan, günahı en çok olandır. İçinizde en yaşlı ben olduğum için, günahı en çok olan benim, buyurdular. Öyle insanlar vardır … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3950

Birisinin nefes borusuna bir pirinç tanesi takılmış, çok ızdırap çekiyormuş. Doktorlar çare bulamamışlar, sen bir hocaya git demişler. İstanbul’da mübarek bir zâta gitmiş, o mübarek zât da, Bağdat’ta bir hocam var, senin derdinin çaresi onda. Bağdata git, demiş. Deve üstünde Bağdat’a gitmiş, oradaki mübarek de Serhend’de bir hocam var, sen ona git, tedavin orada, demiş. … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3949

Mûsa “aleyhisselam” zamanında çok zâlim, astığı astık bir vali varmış. Birgün muhtaç birisi valiye gelmiş ve validen yardım etmiş. Vali de vermiş. Bir de çok ibadet eden bir âbid varmış. O da birgün çok sıkıntıya düşmüş ve kendisinden istenilmeyecek fasık, facir birisinden istemiş. Sonra bu ikisinin ölümü aynı anda olmuş. Sonra bu ikisi aynı zamanda … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3944

Birgün Mazhar-ı Cân-ı Cânân “kuddise sirruh” hazretleri, bir kabirden geçiyormuş, bakmış ki, bir kadın azaplar içinde. Mübarek oradan geçememiş. Kendisi yetmişbin kelime-i tevhid okumuş, kabrin yanında duruyormuş. Ya Rabbi, nezdimde bulunan yetmişbin kelime-i tevhidi bağışladım. Eğer imanı varsa kurtulur, değilse bizden geçti, demiş. Daha bağışladım der demez, orası Cennet bağçesi olmuş. Hocamız buyurdular ki; İşte … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3943

Mübarekler anlattılar; Şâh-ı Nakşibend hazretleri altıyüz-yediyüz sene evvel açmış ellerini, ya Rabbi, ne olacak bu gençlerin hali? Bunlar başka şeylerle uğraşıyorlar. Bunlar yoldan çıktı. Allahım, bana bir şey ver ki, bu insanlara, bu gençlere faydalı olayım diye, günlerce dua etmiş. Bir insanın ilmen bilmesi başka, bir de aynül yakin görmesi başkadır. Onlar Cenneti Cehennemi görür … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3941(Cuma’nız Mübarek Olsun Efendim)

Allahü tealaya emanet olunuz efendim ali zeki osmanağaoğlu Büyükler buyurdular ki; Mübarek Hocamızdan çok şeyler öğrendik. En azından şöyle düşünmek lazım: Haydarpaşa’da bir tren, seksen tane peron var. Mübarekler, bizim içinde olduğumuz trenin gidiş istikametini değiştirdiler. Makasla oynadılar, bizi başka bir yere verdiler. O da Ehl-i sünnet yolu, büyükleri tanımak yolu. Dünyanın ibadetini yapsan, o … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3939

Bir mübarek zât Mısıra gitmiş. Mısır kıtlık, kuraklık; dualar fayda vermiyormuş. Hallerine acımış, araya girsem iyi olur diye içine bir his gelmiş. Cemaati çağırmış, ayağa kalkmış, ey cemaat, ben dua edersem, Allahü teala inşaallah size çok yağmur verir. Ancak Allahü tealaya sadaka verilmezse, Allah dualarınızı kabul etmez, demiş. Bir cübbesi varmış, ortaya atmış, Allahü tealanın … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3938

Ebûl Abbas Mürsi hazretleri var. İskenderiyede, sekizyüz sene evvel yaşamış. Talebeleri gelmiş, hocam bize bir nasihat verin, demişler. Bugüne kadar verdik de ne oldu? Herkes bildiği yolda yürüdü, demiş. Onun için, nasihat vermek kolay. Belki dinlemek de kolay. Ama yapmağa sıra gelince…., buyurmuş. Söz, bu sefer yapacağız, demişler. Bir tane nasihat vereceğim. Bu bir nasihat, … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3936

Allah sağlık, hayırlı ömürler versin. Unutmayın ki, sağlık çok önemli. Bir haftadır bir bel ağrısı çekiyorum, abdest alırken ayağımı kaldıramıyorum. Mübarek Hocamız kaç kere buyurdular ki; Yaşlılarda üşütmek ve düşmek, çok tehlikelidir. Vücudunuzu ihmal etmeyin. Belki bir sivilce ama büyüyüp insanı hasta edebilir. Onun için efendim, vücudumuza iyi bakalım, o bir emanettir, buyurdular. Her şey … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 3934(Cuma’nız Mübarek Olsun Efendim)

Allahü tealaya emanet olunuz efendim ali zeki osmanağaoğlu Büyükler buyurdular ki; Beş vakit namazda, hizmetlerimize iştirak eden arkadaşlarımıza dua ediyorum. Çünki Mübarek Hocamızın dua ettiğini gördüm, duydum. Onun için, bu hizmetler çok büyüktür. Mübarekler buyurdular ki; Mûris, vârisini bırakmaz. Mûris, vârisini yarı yolda bırakmaz. Mûris, Peygamberimizdir ‘aleyhissalatü vesselam’. Onun dinini yayanlar, vâristir. Cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü … Devamını oku