Âb-ı Hayat – 4092

Mübarek Hocamız buyurdular ki; Ülfet külfet mukabilidir. Yani takdir, iltifat, sevap, ne kadar zorluk çekilirse, o kadar fazla olur. Onun için, zor demeyin, siz zora talip olun. Mübarekler buyurdular ki; Eğer bir iş hayırlıysa, onun sıkıntısı çok olur. Eğer bir işte, bir hizmette bir sıkıntı yoksa, ondan biraz çekinmelidir. Hayırlı iş neden sıkıntılıdır? Ona nefs … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4090

Allah şefaatlerini nasip etsin, Mübarek Hocamız buyurdular ki; Bir kalpde iman varsa ve ne kadar güçlüyse, onun cihad ruhu o kadar güçlüdür. Bir kalpde iman varsa, onun elini kolunu bağlasan, onu hizmetten alıkoyamazsın. En başta kendi çoluk çocuğunu kurtarmaya çalışır. Ne yapar ne eder, mutlaka Allahü tealanın bir kulu kurtulsun diye uğraşır. Dünyanın her yerinde … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4089

Dünyanın en bahtiyar insanlarıyız. Çok şanslıyız çok. Dünyada bizden şanslı kimse yok. Birisi yanmak üzere olan bir eve girse, o evin içindekiler feryat ediyor halde olsa, o giren kimse, ben sizi bu ateşten kurtarırım, neyinizi verirsiniz dese, onlar her şeyimiz senin olsun, derler. Ayrıca, imdat diye yanmakta olan birisine, hangi millettensin, kimsin diye sorulur mu? … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4087

Allahü teala bir hadîs-i kudsîde buyuruyor ki; Ben tanınmayı sevdim. Onun için hepinizi yarattım. Bu sevmek kelimesi, daha en başta mevcuttu. Allahü teala Peygamberimize ‘aleyhissalatü vesselam’ Habibim demiştir. İnsanların yaratılmasının sebebi, sevgidir. Onun için, sevgisi olmayan insan, yapma çiçeğe benzer; kokusuz, dikenli, cansızdır. Sevgisi olan ise, canlı çiçek gibidir. O çiçek sulama ister, ilgi ister. … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4085

Mübarek Hocamız “rahmetullahi aleyh” buyuruyorlar ki; Allah nefse düşmandır. Allah nefsi kendisine düşman olarak yaratmıştır. Nefs de namaza düşmandır. İnsanın namaz kılması, nefsini feryat ettirirmiş. Nefs, namaz kılarken insanı şaşırtmaya çalışır. Bir gün cemaatle namaz kılarken imam şaşırmış. Cemaate dönmüş, üç mü dört mü kıldık, demiş. Cemaatten bir kısmı dört, bir kısmı da üç demiş. … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4084

Birisi nasihat almak için Veysel Karani hazretlerinin gittiği camiye gelmiş. Mübarek, camiye bir girmiş ve üç gün sonra dışarı çıkmış. Düşünün, üç gün abdestini tutup, namazını kılmış. Veysel Karani hazretleri camiden çıkınca, efendim, üç gündür kapıda bekliyorum, demiş. Niçin? Sizin nasihatinizi almak için, demiş. Peki, iyi dinle. Allah seni biliyor mu? Elbette biliyor. Başkası bilmese … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4082

Mübarek hocamız buyuruyorlardı ki; “Enver’in neden muvaffak olduğunun sebeplerini size anlatayım: Enver’de üç haslet var, bu üç haslet onu muvaffak ediyor. Birincisi, bugüne kadar beraber olduk, yakinen tanıyorum, hiçbir zaman, hiçbir arkadaşı bana kötülemedi. Hiçbir zaman kalbine bir arkadaşa karşı kötülük duygusu gelmedi. Hücrelerinde kötülük duygusu yok. Zaten kötülük yapamaz; ama kötülük düşüncesi bile gelmedi. … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4080

Mübarek Hocamız “rahmetullahi aleyh” devamlı; Kardeşim, biz çok bahtiyarız, buyururlar; neden bahtiyar olduğumuzu dört madde halinde anlatırlardı. Bir; Allahü teala bizi insan olarak yaratmış. Mülkün sahibi O’dur. Köpek de, kedi de yaratabilirdi. Nitekim, bir Cuma günü Bayezid-i Bistami hazretleri camiye giderken, yolunun üzerinde uyuz bir köpek yatmış duruyormuş. O zaman yollar darmış. Bayezid-i Bistami hazretleri … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4079

Bir mü’min cenab-ı Peygambere ‘aleyhissalatü vesselam’ gelmiş. Ya Resûlallah, bana öyle bir şey öğret ki, bundan dolayı Rabbim beni sevsin; ama O’nun kulları da sevsin. Yani hem Allah beni sevsin istiyorum, hem de O’nun kulları da sevsin istiyorum. Bana bir yol göster, demiş. Hazret-i Peygamber de ‘aleyhissalatü vesselam’ buyurmuş ki; Eğer dünyayı sevmezsen, seni Allah … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4077

Bir zât Mûsa ‘aleyhisselam’ın önünü kesmiş. Ya Mûsa, yıllarca ibadet ediyorum; fakat fakirlikten ölüyorum. Cenab-ı Hakka arz et, bana versin, demiş. Mûsa ‘aleyhisselam’ cenab-ı Hakka Tûr-i Sina’da arz etmiş. Allahü teala buyurmuş ki; Vereceğim. Ama dünyada mı vereyim, âhirette mi vereyim? Gelmiş, cenab-ı Hak böyle böyle diyor, demiş. Ben dünyada istiyorum, demiş. Vazgeç, demiş. Ya … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4076

Hasan-ı Basri hazretleri ‘kuddise sirruh’ Tâbiinin en büyüklerindendir. Ya Veysel Karani hazretleri, ya O. Onun sohbetlerine de kaç bin kişi geliyorsa…; mübarek bazen kürsüye çıkarmış, bakarmış bakarmış, Allaha ısmarladık der, gidermiş. Hiçbir kelime yok! Birgün çıkmış; fakat o gün de sohbetine hep ulema, ümera gelmiş. Gene bakmış tam gidecek, birisi; Efendi hazretleri, ne olur bize … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4074 (Cum’anız mübarek olsun)

ali zeki osmanağaoğlu Büyükler buyurdular ki; Nefsin isteklerini iki şey yerine getirir. Birisi dünya; birisi şeytan. Bir de iyi istekler var, o da insanın kalbinde. Uzun bir hadîs-i şerîfin sonunda, Hazret-i Peygamber ‘sallallahü aleyhi ve sellem’ buyuruyorlar ki; Her mü’minin kalbinde Allahın bir vaizi vardır. Yani iyi istekleri hatırlatır, bu istekler de cenab-ı Hakkın razı olduklarıdır. İbadet … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4072

Evlilik gayet güzel bir şeydir ama, Tam İlmhal’de otuz madde var. O okunmadıktan, tatbik edilmedikten sonra, evdeki sıkıntılardan kim sorumlu olacak? Bugün Mehmed Said abi sohbet yazısında buyuruyor ki; Allahü teala kâinatta günah işlenen yer olarak, yalnız dünyayı yaratmıştır. Yani dünyadan başka hiçbir yerde günah işlemek yoktur. O halde, bu dünyada dünyayı sevenler, âhirette çok … Devamını oku