Âb-ı Hayat – 4323

Peygamber Efendimiz “aleyhissalatü vesselam” buyurmuşlar ki; “Âhîr zamanda öyle din adamları gelecek ki, hem kendileri hem de onları dinleyip peşlerinden gidenler imansız gidecek.” Eshab-ı kiram efendilerimiz ” Ya Resûlallah! O kimseler neden bahsedecek, demişler. Peygamber Efendimiz; “Kur’ân-ı kerimden ve benim sözlerimden,” buyurmuşlar. Eshab-ı kiram “aleyhimürrıdvan” efendilerimiz ” Ya Resûlallah! Kur’ân-ı kerimden ve sizin sözlerinizden bahseden … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4321

İblis, bir gün Mûsa aleyhisselama; “Ya Mûsa, Rabbine arz etsen, tövbe etsem acaba beni afferder mi? der. Mûsa aleyhisselam bunu Allahü teâlâya arz eder. Rabbimiz buyurur ki, “Ya Mûsa, o, emrime karşı geldiği için lanetlendi. Şam’da falanca yerde, kulum Âdem’in kabri var, ona secde etsin, affedeyim.” Mûsa aleyhiselam bu durumu İblis aleyhi laneye bildirdiğinde; “Ben … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4320

İki arkadaş varmış. Bunlar birlikte ilim tahsil etmişler. Allahü tealâ bunlara tayy-i mekân kerametini vermiş. Bunlar diledikleri yere halkı irşad için bir anda gidiyorlarmış. Bir gün biri diğerine: “Arkadaş, ben falanca gün falanca yerde öleceğim, mutlaka yanıma gel” demiş. O vakit gelmiş, arkadaşını ziyaretine gittiğinde bir de bakmış ki hasta yatağında arkası kıbleye dönük. Yüzünü … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4318

Cennet-i Âlâda Peygamber efendimizin “aleyhissalatü vesselam” yanında kimler olacak biliyor musunuz? Sabahlara kadar namaz kılan, çok ibadet edenler değil. Ahlâkı güzel olanlar. Peki, güzel ahlâk sahibi olmak için ne yapmalıyız? Muhammed Hâdimi hazretlerinin İslâm Ahlâkı kitabını okuyun, kendinize uyanları tespit edip kötü huylardan sakının, güzel ahlâklı olmaya çalışın. Nedir güzel ahlâk? Hiç kimsenin kalbini kırmamaktır. … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4317

Din ilimdir, ilimsiz din olmaz. Sabahtan akşama kadar kırdığımız bardakların yarısı dini bilmemektendir. Öğrenmemek de felaket. Çünkü, öğrenmek farz. Siz şimdi buraya niçin geldiniz? Beni sevindirmeye. Peki, beni sevindirmenizden ne hâsıl oldu? Mübarek Hocamız “kuddise sirruh” buyurdular ki, Eğer, bir mümin bir mümini sevindirirse, bundan cenab-ı Hak razı olur. Allahü tealanın razı olduğu, memnun olduğu … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4315

Birgün mübarek Hocamız “Allah rahmet eylesin” buyurdular ki, içimde bir ukte var, atamıyorum. Benim başıma gelen sizin başınıza gelmesin. Fatih’teki evi yaptırırken, her şeyi içinde pazarlık yaparak, 20 bin liraya taşeronla anlaştık ve sözleşmeyi yaptık. Ben de her defasında parayı veriyorum. Ev bitti, hiçbir alacak verecek kalmadı, bitti. Fakat bir hafta sonra bir işçi geldi. … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4314

Ahmet Mekki efendi, Allah rahmet eylesin, derdi ki; Rızkındır yer yer gezdiren seni, gafil olma, âkıbet birgün yer yer seni. Mübarek Hocamız buyurdular ki, kimse kimsenin rızkını yiyemez. Ama hiç kimse rızkını da bitirmeden ölmez. Onun için insan, hiç aklının ermediği, düşünemediği, ümit etmediği yerden rızka kavuşabilir. Allahü teala kullarını yaratmış ama önce iki şey. … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4312 (Cuma’nız Mübarek Olsun)

ali zeki osmanağaoğlu Büyükler buyurdular ki; Kim ki, insanların takdirine ve tenkidine başını çevirirse, o kişinin işi bitti. Onun dostları bir kere Allah razı olsun dese, cenab-ı Hak razı oluyor. Onlar, bir kere “Küçük Efendi, ben seni sevdim” dese, cenab-ı Hak razı oluyor. Hocamız öyle buyurdular; ayakkabılarımı bağlarken, bir ses geldi kulağıma. Abdülhakîm Efendi hazretleri; … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4311

Hocamız “Allah rahmet eylesin” buyurdular ki; Cenab-ı Hak bu nimetleri ihsan etmişse, hatta siz istifade ettiyseniz, bu kitaplar basıldıysa, hep benim hocama tâbi olmamdan ve de Abdülhakîm Efendi hazretlerinin bana, sen laf dinlersin buyurmalarından dolayıdır. Çünki Abdülhakîm Efendi hazretleri; beni dinleyen kazanır ama dinleyen yok, buyuruyorlardı. Her şeyi hazırlıyorlar, her şeyi bitiriyorlar, sonra gelip, efendim … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4309

Allahü teala hepimizi afv eylesin. Allahü teala kazandıklarımızı kaybettirtmesin. Bir gün Mübarek Hocamızın kabrine gittim. Efendim, biz size rastlamasaydık, imanla küfrü ayıramazdık, dedim. Mümkün değil. Çünki dünyada en zor iş, bu doğru, bu yanlış diyebilmektir. Bu, her insanın yapabileceği bir iş değildir. Düşünün ki, Allahü teala bu otobanlardan birinden razı, diğerlerinden değil. Nasıl bulursun? Mümkün … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4308

Bir gün Mübarek Hocamız kitapevine geldiler, arkadaşlarımız da var. İçinizde en günahkâr kim efendim, buyurdular. Efendim, içinizde en çok kim nefes alıp vermişse, en günahkâr odur. O da benim, buyurdular. Allahü tealayı unutarak alınan ve verilen her nefes, günahtır. Kibir on kısımdır; dokuzu, ben biliyorum diyenlerdedir. İster din ilmi, ister dünya ilmi. Kibir girdi mi, … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4306

Bundan yüz sene evvel hiç birimiz yoktuk, bundan yüz sene sonra da hiç birimiz yokuz. İki tane yokluk arasında çok kısa bir varlık içindeyiz. Bu kısa hayatımızı en kıymetli işle değerlendirelim. Çünki hayat kısa, yol uzun, varacağımız yer sonsuz, şaka değil. Allahü teala korusun, bir kibritin ateşine elini, parmağını tutamazsın. Orada ateş var, ateş! Ve … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4305 (Cuma’nız Mübarek Olsun)

ali zeki osmanağaoğlu Büyükler buyurdular ki; Allahü teala bizi lüzumsuz yaratmadı. Evvela kendini tanımak, kendini sevmek için yarattı. Çünki Allahü tealayı tanıyan ve Onu seven, Onunla beraber olacaktır. Allahü tealayı tanımayan, Onu sevmeyen, Ona itaat etmeyen, mutlaka nefsine tâbi demektir. Artık nefsinin kulu olmuştur, Allahın kulu değildir. O da nefsiyle beraber haşr olacaktır. Niye? Çünki … Devamını oku