Ne nâzik el yanmasa bâri!

Bir gün Halîfe Hârun Reşid, Ebû Yûsüf hazretlerine (rahmetullahi aleyh) “Beni, Dâvud’a götür. Öğüt nasîhat isteyip duâsını alayım” dedi.   Evine vardılar.   Müsâfeha ettiler.   Hazret-i Dâvud, Halîfenin elini tutunca “Ne nâzik el, cehennemde yanmasa bâri” buyurdu.   Halife duygulandı!   Ve nasîhat istedi.   O zaman;   “Ey Halîfe! Allah’ın kullarına zulmetme ki, âhirette altından kalkamazsın” buyurdu.   … Devamını oku

Nimet gelince şımarma, gelmeyince de üzülme!

Dâvud-i Tâî “rahmetullahi aleyh” hazretleri; bir kabrin yanından geçiyordu ki, gâipten bir ses duydu.   Kulak verdi.   “Ben zekât vermedim mi, namaz kılmadım mı, oruç tutmadım mı, falan hayırlı işi yapmadım mı?” diyordu.   İkinci bir “ses” de, o kişiye cevâben;   “Evet yaptın, ama Allah için değil; insanlar beğensin diye yaptın. Yalnız kalınca da Allah’a … Devamını oku

Dünyâyı öyle terk et ki…

Fudayl bin İyâd hazretleri; Dâvud-i Tâî “rahmetullahi aleyh” hazretleri ile ömründe iki defâ görüşmüş, karşılıklı sohbette bulunmuştu.   Bir gün, yine gitmişti bu büyük zâtın evine.   Oturup sohbet ettiler.   Fudayl bin İyâd, bir ara tavana baktı.   Ve hazret-i Dâvuda;   “Ey Dâvud! Baksana, evin tavanı çatlamış, hem neredeyse üstümüze yıkılacak” dedi.   O, başını kaldırdı.   … Devamını oku

Emr-i mâruf nedir efendim?

Dâvud-i Tâî “rahmetullahi aleyh” hazretlerinin huzûruna, bir gün bâzı kimseler geldiler ve;   “Emr-i mâruf nedir efendim?” diye sordular.   Cevâbında;   “Emr-i mâruf, Allah’ın dînini Onun kullarına öğretmektir ve Hak katında çok sevaptır” buyurdu.   Ve daha açıkladı:   “Bir insanı bir ‘dünyâ sıkıntısından’ kurtarmak, bütün cihânın nâfile ibâdetlerinden daha sevaptır. ‘Âhiret sıkıntısından’ kurtarmanın sevâbını … Devamını oku

Evliliğin mesuliyeti çoktur

Dâvud-i Tâî “rahmetullahi aleyh” hazretlerinin huzûruna bir gün bâzı sevdikleri gelerek “Efendim, niçin evlenmiyorsunuz?” diye sordular.   Büyük velî;   “Evliliğin mesuliyeti çoktur. Sâliha bir hanımla evlenirsem, onun hukûkuna riâyet edemem diye korkuyorum. ‘kul hakkı’ var!” buyurdu.   “Nasıl kul hakkı?”   Dediklerinde de;   “Şöyle ki; zevcemin kalbini incitirsem ‘kul hakkı’ olur. Eğer helâl etmezse mahşer … Devamını oku

Kabir zindanına girmeden!..

Ebû Hâlid anlatıyor:   “Evimiz, Hazret-i Dâvud‘un “rahmetullahi aleyh” eviyle karşı karşıyaydı. Ben, gecenin hangi saatinde uyansam, Dâvud-i Tâî hazretlerinin ışıklarını yanar vaziyette görürdüm.   Geceleri uyumazdı.   Ya duâ ederdi.   Ya da ağlardı!   Ben her gece onun duâ ve ağlama seslerini işitirdim!”   ● ● ●   Bir kişi anlatıyor:   Bir gece … Devamını oku

Cennet Dâvut için süslendi…

Dâvud-i Tâî “rahmetullahi aleyh” hazretleri vefât ettiği gece, semâdan bir ses işitildi.   “Ey insanlar! Dâvud-i Tâî, Allahü teâlânın rahmetine kavuşmuştur. Allahü teâlâ ondan râzı olmuştur” diyordu.   Bir velî de diyor ki:   “Dâvud-i Tâî’nin vefât ettiği gece çok melek gördüm.   Bir sevinç içinde;   “Cennet-i âlâ, Dâvud için süslenip hazırlandı” diyorlardı.   ● ● ●   … Devamını oku

Asıl kerâmet İslâmiyete uymaktır!

Bir kimse anlatıyor:   Hazret-i Dâvud’un “rahmetullahi aleyh” hastalandığını duyup ziyâretine gittim.   Hava çok sıcaktı…   Baktım, Kur’ân-ı kerîmden “cehennem ateşi” geçen bir âyet-i kerîmeyi tekrar tekrar okuyor ve gözyaşı döküyordu!   Yanına yaklaştım.   Ve kendisine; “Seni açık havaya çıkarayım mı?” dedim.   Cevâben; “Hayır istemem, ben ölürsem cenâzemi şu duvarın arkasına gömün” dedi.   … Devamını oku

İslâmiyet, faydalı bir ilâç gibidir!

Dâvud-i Tâî “rahmetullahi aleyh” hazretleri, dâima hüzünlüydü! Geceleri Hak teâlâya yalvarır ve çok duâ ederdi.   Bir gece kalktı.   Ve ellerini açtı.   “Yâ Rabbî! Sana olan korkum ve sevgim, bende büyük dert olup, öbür dertlerimi unutturdu, beni affet” dedi.   ● ● ●   Bir gün bu zâta;   “Bir annenin, birinci vazifesi nedir efendim?” diye … Devamını oku

Ömür, büyük sermâyedir…

Kûfe’de bâzı kimseler, Dâvud-i Tâî “rahmetullahi aleyh” hazretlerine gelerek “Bize nasîhat eder misiniz?” dediler. Büyük velî;   “Ömür, büyük sermâyedir; onu boşa harcamayın. En güzel iş, İslâmiyeti iyi öğrenmek, öğretmek ve bu bilgisiyle amel etmektir” buyurdu.   ● ● ●   Bir sohbetinde;   “Kabirdekiler, dünyâda işledikleri günahlar için, kabirlerinde acı azap çekiyorlar” buyurdu.   Ağlamaya başladı!   … Devamını oku

Müslümanları sevindirmeye bakın

Dâvud-i Tâî “rahmetullahi aleyh” hazretleri, İmâm-ı âzam hazretlerinin talebesi olup kabr-i şerîfi Bağdat’tadır.   Kanaat ehli olup çok ibâdet yapardı.   Para ve dünyâ malı hiç yoktu gönlünde.   Haram ve şüphelilerden kaçınır, gece gündüz Rabbine ibâdete sarılırdı.   Uzlete çekilmeden önce İmâm-ı âzam hazretlerinin hiçbir dersini kaçırmazdı.   Hocası ona; “Uzlet et” dedi.   Bu emirle uzlete çekildi. … Devamını oku

Rabbime ne cevap veririm?

Dâvud-i Tâî “rahmetullahi aleyh” hazretleri, bir gün sohbetinde; “Kardeşlerim! Allahü teâlânın size verdiği nîmetlerden, muhtaç olanlara verin, yoksa elinizden çıkar” buyurdu.   Ve ilâve etti:   Hadîs-i şerîfte;   “Allahü teâlâ bâzı kullarına çok nîmetler ihsân etmiştir. Bu nîmetleri muhtaç olanlara vermezlerse, ellerinden alıp da başkalarına verir” buyuruldu.   ● ● ●   Dâvud-i Tâî hazretlerine, bir … Devamını oku

“O gün, zâlimlerin şefâatçisi yoktur!..”

Dâvud-i Tâî “rahmetullahi aleyh” hazretlerine, bir gün “Cennete ne ile girilir efendim?” diye sordular.   Cevâbında;   “Takvâ ile” buyurdu.   “Takvâ nedir efendim?”   “Takvâ, haramlardan sakınmaktır” buyurdu.   ● ● ●   İbni Semmak hazretleri, Dâvud-i Tâî hazretlerine;   “Bana nasîhat et” dedi.   Cevâben;   “Öyle hayat yaşa ki, Allahü teâlâ seni haram bir iş … Devamını oku