Âhiret derdi olanın, dünyâ derdi olmaz!

Allah adamlarından Garip Baba, duâsı makbûl olan zâtlardandır.   Yüzyıllar evvel Keşan’da yaşamış.   Bir gün sevdiklerinden bir kimse geldi bu zâta.   Ancak üzüntülüydü.   Mübârek zât bir bakışta anladı iç hâlini ve buyurdu ki:   “Bugün üzgün gibisin.”   “Evet hocam, çok fenâyım.”   “Hayırdır, nedir seni böyle çok üzen?”   “Bu gece babamı … Devamını oku

Derdi olan ona koşardı…

Allah dostlarından Zindan Baba, Lüleburgaz’da yetişen velîlerindendir. 1500’lü yıllarda yaşadı bu topraklarda.   “Allah sevgisiyle” doluydu kalbi.   Derdi olan ona gider, onda bulurdu dermanını.   Bu zât bir gün evinin önünde oturuyordu ki, bir kişi, hanımıyla geldi bu zâtın yanına.   “Selâmün aleyküm baba.”   “Aleyküm selâm evlât.”   Yanlarında on yaşlarında güzel bir çocuk vardı. Onu … Devamını oku

“Yolunu mu şaşırdın evlat?”

Merzifon’da yaşayan Abdurrahîm-i Merzifonî hazretlerinin kabr-i şerîfi de bu yerdedir.   Onun zamânında bir genç, ata binip köyünden çıktı bir kış günü.   Yolda bir tipiye yakalandı.   Bir adım ilerisini göremiyordu.   Çâresizlik içinde kıvranırken bir el tuttu atının dizgininden;   Nûr yüzlü bir zâttı bu.   Ona sevgiyle bakıp;   “Yolunu mu şaşırdın evlat?” dedi.   Genç, “Evet … Devamını oku

Sana yapılan kötülükleri unut!

Limân Baba, Anadolu’daki Hak dostlarından olup, kabr-i şerîfi, Lüleburgaz’dadır.   Bu zât sevdikleriyle bir ağaç altında oturuyordu bir gün.   Onlardan biri;   “Efendim, Evliyâullah, Allah’ın izniyle toprağı ‘altın’ yaparlarmış. Acabâ bugün de öyle velîler var mıdır?” diye sordu   O cevap vermedi…   Yerden bir avuç “toprak” alıp o kişinin avucuna koydu. Toprak “altın” oldu … Devamını oku

“İyi insan nasıl olur efendim?”

Belh şehrinde doğan Hâtim-i Esâm hazretlerinin kabr-i şerîfi de bu yerdedir.   Bir gün Resûlullahın ravdasında, yalvardı:   “Yâ İlâhî! Resûlünün hürmetine beni affet.”   O an bir ses duydu.   Gâipten geliyordu…   Kulak verdi.   “Habîbimin hatırı için, orada olanların hepsini affettim” diyordu.   ● ● ●   Bir gün bir hastalığa yakalandı.   Doktorlar çâresini bulamadılar. … Devamını oku

Müslümanlık, kısaca nedir efendim?

Tâbiîn-i kirâmdan ve evliyânın büyüklerinden olan Câfer-i Sâdık hazretleri, Medîne’de dünyâya geldi.   Bir kimse anlatıyor:   Benim, Zeyd isminde bir amcam vardı ki, Câfer-i Sâdık hazretlerini sevmezdi.   Bir gün bir yerde bu velînin kerâmetleri anlatılıyordu.   Amcam geldi. Biraz dinleyince;   “Câfer neredee, böyle işler nerede?” deyiverdi.   Hazret-i Câfer bundan haberdar olunca çok üzüldü!   Gönlü incindi… … Devamını oku

Kusuru başkasında arama!

Tâbiîn-i kirâmdan ve evliyânın büyüklerinden olan Câfer-i Sâdık hazretleri, bir günkü sohbetinde;   “Birine kızarsanız yâhut biri size kızarsa, hemen iki rekât namaz kılıp tövbe edin” buyurdu.   Hikmetini sordular.   Cevâbında;   “Çünkü kusuru başkalarında değil, kendimizde arayacağız, kendimizi kusurlu göreceğiz” buyurdu.   ● ● ●   Bir gün de bu zâta;   “Ey efendim, Allahü teâlâ, fâiz … Devamını oku

Kimsede vefâ kalmadı!..

Tâbiîn-i kirâmdan ve evliyânın büyüklerinden olan Câfer-i Sâdık hazretleri, Medîne’de dünyâya geldi.   Fıkıh, hadîs ve tefsîr ilimlerinde devrinin bir tekiydi.   Hattâ İmâm-ı âzam, bu zât hakkında;   “Ben, ömrümde ondan derin bir âlim görmedim” demiştir.   Her mârifette mâhirdi.   Her ilimde üstattı.   Yumuşak huylu olup, kimseyi incitmez, her mümini, kendinden daha üstün bilirdi.   Birkaç … Devamını oku

“Kalbin sıkılıyorsa zikret!”

Tâbiîn-i kirâmdan ve evliyânın büyüklerinden olan Câfer-i Sâdık hazretleri, Medîne’de dünyâya geldi. Kabr-i şerîfi Medîne’de, Cennet-ül Bakî kabristanındadır.   Bir gün sohbetinde;   “Allah adamlarını çok sevin ve onların hayat tarzını kendinize örnek alın. Allah dostlarını sevmek, insanın ihlâsını arttırır” buyurdu.   Cemaat duygulandı!   Ve merakla sordular:   “Efendim, bu dünyâda kim kimi seviyorsa âhirette de onunla … Devamını oku

Bana nasîhat edin efendim!

Tâbiîn-i kirâmdan ve evliyânın büyüklerinden olan Câfer-i Sâdık hazretleri, Medîne’de dünyâya geldi.   Kabr-i şerîfi de ordadır.   Cennet-ül Bakî kabristanında.   Câfer-i Sâdık hazretlerinin dedesinin dedesi Server-i kâinattır. (Aleyhissalâtü vesselâm.)   ● ● ●   Dâvud-i Tâî hazretleri, bir sabah Câfer-i Sâdık hazretlerinin yanına geldi.   Ve hürmet gösterip;   “Ey Câfer! Sen Resûlullah’ın torunusun. Bana nasîhat et de … Devamını oku

“Emr-i mârufta çok çile vardır!”

Tâbiîn-i kirâmdan ve evliyânın büyüklerinden olan Câfer-i Sâdık hazretleri, Medîne’de dünyâya geldi.   Kabr-i şerîfi Medîne’de, Bakî kabristanındadır.   Bir kimse İmâm-ı Câfer hazretlerine geldi ve ona;   “Yâ İmâm lütfen duâ buyurun. Allahü teâlâ bana çok mal, çok para versin ve çok hac yapmamı nasip eylesin” diye ricâ etti.   Hazret-i İmâm;   “Pekâlâ” dedi.   Ve el kaldırıp “Yâ … Devamını oku

Nimetin kıymetini bilmek…

Tâbiîn-i kirâmdan ve evliyânın büyüklerinden olan Câfer-i Sâdık hazretleri, Medîne’de dünyâya geldi.   Kabr-i şerîfi, Medîne’de, Cennet-ül Bakî kabristanındadır.   Süfyân-ı Sevrî hazretleri bir gün Câfer-i Sâdık hazretlerinin evine gitti ve huzûruna girip görüşmek için izin istedi.   İzin alınca huzûruna girdi…   Hazret-i Câfer;   “Ey Süfyân! Sen zaman zaman sultânla görüşüyorsun. O seni arıyor, sen … Devamını oku

Git, İmâm-ı Câfer’i bana getir!

Câfer-i Sâdık hazretleri, İslâm âlimlerinin göz bebeğidir. Zamânın hükümdârı, bir gece vezîrine “Git, İmâm-ı Câfer’i bana getir. Onu öldüreceğim” dedi.   Vezîr, ona;   “Amân hükümdârım! Gece gündüz ibâdetle meşgul olan ve devlet işlerine karışmayan bu kimseyi öldürmekten vazgeçin!” dedi.   Ve epey dil döktü.   Ama iknâ edemedi.   Mecbûren gidip çağırdı.   O arada hükümdâr, cellâtlara “İmâm-ı … Devamını oku