Söz dinleyen kazanır…

Büyük velî Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin tebesinden Alâeddîn-i Attâr hazretleri anlatıyor:   Bir gün hocamız Behâeddîn-i Buhârî hazretleri, dergâhın odunluğuna şöyle bir baktılar.   Sonra bize;   “Çokça odun toplayıp odunluğu doldurun, hattâ acele edin ki, hiç belli olmaz. Birden kış bastırırsa yakacaksız kalır, sıkıntı çekeriz” buyurdu.   Biz talebeler;   “Başüstüne” deyip koştuk.   Odunluğu odunla doldurduk.   … Devamını oku

Genç tüccar…

Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin kabr-i şerîfi Buhâra’nın kasr-ı ârifan köyündedir.   Bir sohbetinde şunu anlattı:   Bir gün Kâbe’nin yanında oturuyordum.   Ak sakallı, ihtiyar bir kişiyi gördüm.   Kâbe örtüsüne sarılmış ağlıyor ve “Yâ Rabbî! Yâ İlâhî!..” diye yalvarıp gözlerinden kanlı yaşlar akıtıyordu.   Kalbine bir nazar ettim.   Dünyâ işiyle meşguldü.   Malını, parasını hesap ediyordu kalbinden … Devamını oku

Tüccar talebe…

Evliyânın büyüklerindenin Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin bir talebesi anlatıyor:   Ben hocamı henüz tanımazken bir sandığın içinde yüz altın saklıyor, ve “bununla ticâret yapayım” diye düşünüyordum.   Başladım ticârete.   Hazır elbise aldım.   Ve köy köy gezip satmaya başladım.   O köylerin birinde bulunurken, “bu köye bir evliyâ zât gelmiş” diye işittim birinden.   Çok sevindim.   Zîra evliyâ zâtları severdim. … Devamını oku

Niyet hâlis olunca…

Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretleri bir dostunun evinde sohbet ediyordu. Ordakilere;   “Şu anda bir kişi, Tirmiz’den yola çıktı… Maksadı, ‘kâmil bir rehber’ bulmaktır. O, bu yola hâlis niyetle çıktığı için yakında maksûduna kavuşur” buyurdu.   Birbirimize baktık.   Hiçbir şey anlamadık.   Sohbet devam ediyordu ki, kapı önünde bir atlı gelip, âniden durdu. Ve etrâfa baktı.   Büyük … Devamını oku

Rüyâ ve hakîkat…

Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin bir talebesi anlatıyor:   Bir gece Resûlullah’ı gördüm rüyâda.   Çok sevinip;   “Yâ Resûlallah! Çoktandır sizi görmemiştim” diye arz ettim. Yanında olan zâtı gösterip;   “Beni göremezsen, bu zâtı gör” buyurdu.   O anda uyandım.   Çok duygulandım.   O zâtın sûretini, şeklini zihnimde canlandırıp unutmamak için bir kitap kapağının arkasına “Peygamberimizin yanındaki … Devamını oku

Şeytan niçin sevinmiş?

Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretleri, bir gün şunu anlattı sevdiklerine;   Sâlihlerden biri vardı.   Bu zât şeytanı görüp;   “Senin gibi mel’un olmak istiyorum, ne yapayım?” diye sordu.   Şeytan sevinip;   “Benim gibi olmak istersen namaza önem verme ve doğru yalan, her şeye yemîn et” dedi.   O kişi bunu duydu.   Ve kendi kendine; … Devamını oku

Bostanı niçin sulamıyorsun?

Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin bir talebesi şöyle anlatıyor:   Kasr-ı ârifan’da, bir bostanım vardı.   Orada sebze meyve yetiştiriyordum…   Derken sulama zamânı geldi.   Ama bir damla su yoktu nehirde.   “Ne yapacağım?” diye düşünüyordum ki, hocam teşrîf etti…   Etrâfa şöyle bir bakıp sordu:   “Sulama vakti gelmedi mi?”   “Geldi efendim.”   “Peki, niçin … Devamını oku

“Maksadın nedir evlâdım?”

Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretleri, bir gün dergâhta oturuyordu.   Bir genç girdi içeri.   Ve büyük bir edeple;   “Efendim, eğer kabul ederseniz ben de talebeniz olmak istiyorum” diye arz etti bu zâta.   Büyük velî sordu:   “Maksadın nedir evlâdım?”   Cevâbında;   “Feyiz alıp kalp gözümün açılmasını istiyorum efendim” dedi.   Behâeddîn-i Buhârî;   “Pekâlâ” dedi. … Devamını oku

Ayrılığıma sabret!

Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin sevenlerinden Emîr Hüseyin adındaki âşık bir talebesi anlatıyor:   Bir gün hocam bana;   “Ben yarın bir dostumu görmeye gideceğim. İnşallah on beş güne dönerim, ben gelinceye kadar ayrılığıma sabret’ buyurdu.   Ve o sabah ayrılıp gitti…   O gidince, kalbim de kopup onunla beraber gitti sanki.   Devamlı ağlıyordum.   Dergâhta talebeden biri … Devamını oku

Gerçek cennet nimeti

Evliyanın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin kabr-i şerifi Buhâra’nın kasr-ı ârifan köyündedir.   Bir komşusu vardı.   Yeni evlenmişti.   Bir gün bu zata;   “Ey efendim, çok zor durumdayım. Lütfen bana yardım eder misiniz” diye dert yandı.   Mübarek üzüldü:   “Hayrola evladım ne oldu?”   “Hanımla hiç anlaşamıyoruz. Bu evlilik böyle yürümeyecek galiba. Bana ne tavsiye … Devamını oku

Elmaların zikri

Evliyanın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin kabr-i şerîfi Buhara’nın kasr-ı ârifan köyündedir.   Bir talebesi bir gün ziyaretine geldi bu büyük velinin.   Gelirken biraz “elma” hediye getirmişti. Hocası, elmaları alıp dağıttı herkese.   Tam yiyeceklerdi ki;   “Durun, yemeyin!” buyurdu.   Şaşırdılar.   Sordular ki:   “Niçin efendim?”   “Çünkü şu anda zikrediyorlar.” “Elmalar mı zikrediyor efendim?”   “Evet.” … Devamını oku

Pişmeyen hamur

Evliyanın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin her hali sünnet-i seniyyeye tam uygundu.   Şöyle ki;   Resûlullah Efendimiz bir gün eshabıyla ekmek pişirmişlerdi tandırda.   Sahabeden her biri hamurunu alıp eliyle kızgın tandıra yapıştırdı.   Efendimiz aleyhisselâm da mübarek eline hamur alıp yapıştırdı tandırın sıcak gövdesine.   Bir müddet beklediler.   Sonra aldılar tandırdan.   Bütün hamurlar pişmişti. … Devamını oku

Nefsini mi azarlıyorsun?

Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin sevdiklerinden Emîr Hüseyin adında biri anlatıyor:   Hocam beni bir iş için Buhara’ya göndermişti.   Yolda, kendi kendime;   “Ey nefsim! Sen ne zaman ıslah olacaksın. Senin şerrinden ne zaman kurtulacağım. Meğer sen ne hain, ne alçakmışsın. Hatta sen yüz bin şeytandan daha zararlıymışsın” diyerek nefsimi azarlıyordum.   O anda bir “ihtiyar” gördüm.   … Devamını oku