Balıkesir’de yetişen velîlerden Tekir Dede bir gün talebesiyle dolaşırken küçük bir fidanlığa geldiler. Fidanlığın içinde bir velî kabri vardı.
Mübârek zât geldi.
Oraya varınca durdu.
Ve o kabri gösterip; “Burada, Allah dostlarından biri yatıyor… Dün gece kendisini rüyâda gördüm, beni yanına çağırdı” buyurdu.
Gençler merak edip;
“Hayırdır inşallah” dediler.
Ve tâbirini sordular.
Mübârek zât;
“Herhâlde ecelim yakın” buyurdu.
Gençler üzüldüler!
“Allahü teâlâ gecinden versin hocam” dediler.
Büyük zât;
“Takdîr neyse o olur. Ölürsem beni bu zâtın yanına defnedin” buyurdu.
Ne diyeceklerini bilemediler?!
Üzüntü içinde;
“Aman hocam, Cenâb-ı Hak sizi başımızdan eksik etmesin. İnşallah daha çok yaşarsınız” dediler.
Büyük velî;
“Hayır çocuklar. Siz hemen bu velî zâtın yanında bir kabir kazın benim için” buyurdu.
Talebeler şaşkındı!
Birbirlerine baktılar.
Yapacak bir şey yoktu…
Kederlerini kalplerine gömüp beklediler!
Tekir Dede, talebesinin hepsiyle o an helâlleşti.
Ve o gece ayrıldı dünyâdan. O kabrin yanına defnettiler kendisini…